Genetik profilleri, mikrobiyom bileşimini ve fizyolojik parametreleri kullanan, dijital bir kişisel beslenme yaklaşımının etkinliğini test eden yeni bir pilot çalışmada, bu yöntemin kişisel beslenmede devrim yapabilecek kadar büyük bir potansiyele sahip olduğu görüldü.
İtalya ve Belçika’daki araştırmacıların yürüttüğü çalışmada, yedi gönüllü için kişiselleştirilmiş diyet planları oluşturmak amacıyla genetik profiller, mikrobiyom bileşimi ve fizyolojik parametreler kullanıldı.
Ekip ayrıca, besinlerin ve gıdaların bağırsak mikrobiyomu üzerindeki etkilerini belirleyen mekanizmaları araştırarak, diyet müdahaleleri ile mikrobiyota ve konak tepkilerindeki değişiklikler arasında korelasyonlar bulmayı amaçladı.
Sonuçlar, genetik profillerin, mikrobiyom bileşiminin ve çeşitli fizyolojik parametrelerin analiz edilmesinin daha etkili kişiselleştirilmiş diyet planlarının geliştirilmesine olanak sağlayabileceğini gösterdi.
Yazarlar elde ettikleri sonuçlara ilişkin şunları söyledi:
“Önerilen dijitalleştirilmiş yaklaşım; verimlilik, ölçeklenebilirlik ve veri analizi yoluyla maliyet avantajlarının yanı sıra kişiselleştirme, gerçek zamanlı izleme, sürekli destek ve davranış değişikliği gibi faydalar sunarak geleneksel yöntemlere kıyasla daha avantajlı hale geliyor.
Kişiye özel beslenme müdahalelerinde devrim yapma potansiyeli, bireylere beslenme seçimlerini ve genel sağlıklarını optimize etmek için daha ilgi çekici, etkili ve erişilebilir bir yol sunması ve bunun yanında mevcut çalışmadan elde edilen bulgular; kişiselleştirilmiş beslenmenin sağlık ve refahı optimize etmedeki önemini ve bağırsak mikrobiyomunun diyet müdahalelerindeki rolünü vurguluyor.”
.jpg?)
Araştırma nasıl yapıldı?
Çalışmaya yedi gönüllü dahil edildi. Bu gönüllülerden Mart ve Temmuz 2022 tarihleri arasında kilolarını, diyetlerini ve aktivitelerini kendi kendilerine takip etmeleri istendi.
Nisan 2022 ve Mayıs 2022’de gönüllülerden mikrobiyom analizi için dışkı örnekleri alınd. Müdahale sonrası mikrobiyomun analizi için Temmuz 2022’de, özel planın uygulamaya konulmasından bir ay sonra üçüncü bir dışkı örneği alındı.
Nutrigenomik analiz için müdahaleden önce ve sonra tükürük örnekleri alınmıştır. Katılımcılar, sağlık ve beslenmeye ilişkin bir dizi parametre hakkında veri toplayan bir ev uygulamasını (ArmOnIA) kullandı.
Yazarlar, katılımcıların verilerini kullanarak, DS MediGroup S.p.A.’nın bir bölümü olan Dietosystem tarafından geliştirilen ve “Terapia Alimentare” olarak bilinen yazılımı kullanarak her hastanın özel ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre uyarlanmış kişiselleştirilmiş planlar hazırladı.
Bir aylık müdahalenin ardından gıda ve besin alımında, vücut kompozisyonunda, fizyolojik parametrelerde ve bağırsak mikrobiyom kompozisyonunda olumlu değişiklikler kaydedildi.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar Nutrients dergisinde yayınlandı.
