Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) genel kurulunda bugün (13 Mart) görüşülmeye başlanacak Türkiye’nin ilk İklim Kanunu Teklifi beklentileri karşılamadı. Sivil toplum kuruluşları, kanun teklifinin halk sağlığını korumadığı gibi, piyasanın koşullarına terk edeceği görüşünde.
Sera gazı emisyonlarını, 2030’a kadar asgari yüzde 55 azaltmayı hedefleyen AB, bunun için “azaltma hedefli sınırda karbon düzenlemesi”ne (yeşil mutabakat) (https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/ab-sinirda-karbon-duzenleme-mekanizmasi) gitti. 2025 sonuna kadar devam edecek mutabakatın üç yıllık geçiş döneminde yalnızca raporlama yükümlüğü bulunuyor. Mali yükümlülükse 1 Ocak 2026’da başlayacak. Türkiye bu nedenle kanun teklifini hazırladı.
Kanun teklifi 20 madde, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeriyor. (https://iklim.gov.tr/turkiyenin-ilk-iklim-kanunu-geliyor-haber-4431). Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz günlerde sosyal medyasından yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin ‘İlk İklim Kanunu’ iklim değişikliği ile mücadelemize yeni bir soluk getirecek” dese de iklim, çevre, sağlıkla ilgili çalışan kuruluşlar aynı fikirde değil.
‘İhtiyaç var ama eksik‘
Diken’in sorularını yanıtlayan Temiz Hava Hakkı Platformu Proje Koordinatörü Deniz Gümüşel, iklim kanuna ihtiyaç olduğunu ancak teklifin bunu karşılamaktan uzak olduğunu söyledi.
Türkiye’nin iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden olduğunu belirten Gümüşel, şöyle devam etti: “Hızla artan iklim krizindeki sorumluluğunun dizginlenmesi, toplumun da iklim krizine hazırlaması için böyle bir kanuna ihtiyaç var. Ancak teklif bu haliyle iklim değil, ticaret kanunu.”
Orman, maden, kentleşmeyle ilgili bugüne dek çıkarılan kanunlarda sermaye kollandı, önleri açıldı. Ormanlar yapılaşmaya, madenlere feda edildi. Benzer politikaların devam etmesi halinde iklim krizinin derinleşmesi kaçınılmaz.
Gümüşel “Bu düzenlemelerin iklim krizi perspektifinden gözden geçirilerek yürürlükten kaldırılması ve koruyucu önlemlerle güçlendirilmesi gerekiyor. Bu politikalarla ilerlersek ekosistemler parçalanmaya ve sağlıklarını kaybetmeye devam edecek” dedi.