Çin ile girdiği gümrük tarife savaşı hafızalarda… İklim değişikliğine inanmıyor. Tarımda önemli bir işgücü olan kaçak göçmenleri sınırdışı etme sözü var… ABD’de yeniden başkan seçilen Trump’ın geçmişteki eylem ve söylemleri yeni dönemde küresel tarım piyasasında dengeleri bozabilir.
Donald Trump’ın ikinci kez ABD başkanı seçilmesiyle birlikte küresel mânâda risk ve kriz senaryoları raflardan indirildi. Trump 1.0 döneminde izlenen politikalara bakılırsa Trump 2.0 süreci de mevcut söylemler açısından pek farklı olacak gibi durmuyor.
Tabii meselenin ülkeler ve sektörler bazında çok farklı boyutları var. O yüzden biz daha spesifik olarak küresel tarım ve gıda piyasaları açısından yaşanabilecek olası senaryolara odaklanıyoruz. Trump’ın ikinci başkanlık döneminde tarım sektörüne yönelik politikaları hem ABD içinde hem de küresel ölçekte ciddi sonuçlar doğurabilir.
Filmi geriye doğru, 2017’ye sarıp ilk dönemine baktığımızda, bu sonuçların çoğunun ticaret politikaları, iklim stratejileri ve tarımsal sübvansiyonlarda dalgalanmalar yarattığı görülüyor.
Hatırlarsanız Trump, Çin’in ABD’ye karşı 300 milyar dolar dış ticaret fazlası vermesinden ötürü 2018 ve 2019’da Çin’den ithal edilen ürünlere gümrük vergileri koydu. İşte o dönemde fitili ateşlenen Washington-Pekin arasındaki ticaret savaşından en büyük darbeyi ABD’nin tarım sektörü almıştı.
Zira Çin, Trump’ın hamlesine karşı ABD’den soya ve mısır alımlarını durdurup ithalatını Brezilya ve Arjantin’e kaydırdı. Amerikan çiftçisinin zarara uğradığı o süreç, Arjantin ve Brezilya çiftçisine yaramıştı.
ABD, Çin’e 15 milyar dolarlık soya ihraç etti
Yeni dönemde de ABD’nin gümrük tarifelerini artırması ve ticaret kısıtlamalarında yeniden düğmeye basması bekleniyor. Bu, özellikle soya fasulyesi ve mısır gibi temel tarım ürünlerinin küresel ticaretinde dengeleri değiştirebilir.
Zira Çin, ABD’nin soya ihracatında en büyük pazar ve mısırın da önemli bir alıcısı konumunda. ABD Tarım Bakanlığı’nın (USDA) verilerine göre, 2022-23 döneminde ABD’nin toplam ihracatında Çin’in payı mısır için yüzde 17,8 olurken, soya fasulyesi için yüzde 58,2 seviyesindeydi. Söz konusu oran buğday için yüzde 5,6 gibi daha sınırlı bir düzeyde.