İrfan Donat: Bir gün her şey sudan ucuz olacak

22 Mart Dünya Su Günü sayesinde bir kez daha uyaralım: Yakın gelecekte Türkiye’nin pek çok bölgesinde tarımsal üretim su stresine maruz kalacak. Dünya ‘daha az suyla daha fazla gıda’ için çalışıyor. Türkiye’de yeni döneme ilişkin bir oyun planı var mı?

Tarım ve gıda konusunu su meselesinden bağımsız düşünemeyiz. Özellikle iklim değişikliğinin tarımsal üretim çeşitliliği ve gıda arz güvenliği açısından yarattığı tehditlerin başında su kısıtı geliyor.

Bu konuya her fırsatta değiniyoruz. 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla bir kez daha meselenin altını kalın şekilde çizmekte fayda var. Çünkü krizin kapıyı zorladığı bu süreçte dahi tehlikenin tam farkında olduğumuzdan emin değilim.

Farkında olsak birçok söylemin çoktan eyleme geçtiğini görürdük. İklim hızla değişirken adaptasyon süreci kaplumbağa hızında ilerliyor.

İşin yüzde 67’si hâlâ verimsiz şekilde yapılıyor

Pek çok eksik ve yanlış uygulama devam ediyor. 2013’te, tarımsal sulamada basınçlı sistemlerin payının yüzde 25 olduğunu ve çok yetersiz kaldığını konuşuyorduk. 11 yılda bu oran sadece yüzde 33’e çıkmış durumda. Yani tarımsal sulamanın yüzde 67’sini hâlâ verimsiz sistemlerle gerçekleştiriyoruz. Buna halk dilinde “vahşi” diye tabir edilen salma sulama tekniği de deniyor.

Türkiye’nin toplam su tüketiminde tarımın payı %77

Halbuki modern, kapalı sistem basınçlı borulu sulamaya geçilmesiyle iletim kayıpları minimum seviye iniyor. Yağmurlama sulamalarda yüzde 35-40, damla sulamalarda yüzde 65-70 tasarrufu sağlanıyor.
Her damlaya muhtaç kalmaya doğru ilerlerken, söz konusu tasarruf oranlarını elimizin tersiyle itiyoruz. Uzaya astronot gönderdiğimiz bir dönemde pek çok bölgede açık kanal dağıtım sistemi yaygınlığını koruyor. Toprakla buluşması gereken suyun çok önemli bir kısmı daha yolda buhar olup uçuyor. Evsel, sanayi ve de tarımsal su kullanımında kayıp ve kaçak oranı yüksek.

2030’da nüfusun yarısı için erişim sıkıntısı gelecek

Türkiye su fakirliğine doğru hızlı ilerliyor. Bunu artık sokaktaki insan bile biliyor. Kamu kurumları da raporlarında bu riske yer veriyor. Teorik olarak durumun farkındayız ama pratikte ne kadar hazırlıklıyız işte orası muamma…

Örneğin 2030’da sulanan tarım alanlarının yüzde 78’i su stresiyle yüzleştiği vakit bir B planımız var mı?
6 yıl sonra nüfusun yüzde 49’unun suya erişim sıkıntısı yaşayacağı bir kriz senaryosunu yönetmeye ne kadar hazırlıklıyız?

Son 11 yılda tarımsal su yönetimi açısından geldiğimiz noktaya bakınca kaygılanmamak elde değil.

Su Kanunu neden dokuz yıldır çıkmıyor?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

İrfan Donat: Tarımın geleceğine bu girişimler yön verecek

Kimi su yosunundan fonksiyonel gıda üretme peşinde kimi de...

İddia: Tarım Kredi Holding’in fabrikasından 2 bin 500 ton yağ kayboldu

Tarım Kredi Holding'in fason üretim yaptırdığı Oruçoğlu Yağ fabrikasından...

Prof.Dr. Bilge Işık Gaziantep Ekoloji Zirvesi

https://youtu.be/55klvQ3dF0A?feature=shared  

Lokanta ve kafelerde KDV oranları yükseltildi

Katma Değer Vergisi (KDV) yüzdelik dilimlerinin değişmesine ilişkin tebliğ...