Isı bilimleri uzmanı Dr. John Abraham, 2016 yılında iklim değişikliğinin yol açtığı etkileri, 1966 yapımı Western filmi “İyi, Kötü ve Çirkin”den ilham alarak değerlendirmişti. Bugün, dünyamızın sürdürülebilirliği için atılan iyi adımlar artıyor, fakat kötü ve çirkin adımlar hala fazlasıyla mevcut. İşte 2024’ün iklim adına iyi, kötü ve çirkinleri…
TÜRKİYE
●Türkiye, 2024’te yenilenebilir enerji kapasitesini artırmaya devam etti. Özellikle güneş enerjisi yatırımları rekor seviyeye ulaştı. Shura Enerji Dönüşümü Merkezi Verileri’ne göre, 2024 yılında kurulu gücümüzün yüzde 59’unu, elektrik üretiminin ise yüzde 46’sını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladık. Güneş enerjisi kurulumları rekor kırdı
●Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 11-22 Kasım’da Azerbaycan›ın başkenti Bakü’de düzenlenen BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında, Türkiye›nin İklim Yol Haritası’nı açıkladı. Buna göre, birincil enerjide yenilenebilir enerjinin payının yüzde 50›ye, nükleer enerjinin payının yüzde 30›a çıkarılması, böylelikle ulusal çapta kullanılacak enerjinin yaklaşık yüksek 80›inin karbonsuz hale getirilmesi planlanıyor. Türkiye, en fazla yenilenebilir enerji kurulu gücüne sahip ülkeler arasında 11. sıraya yükseldi.
●Türkiye’de 2015 yılından bu yana planlanan kömürlü termik santral kapasitesinin 70 gigavattan (GW) fazlası iptal edildi.
●2025 yılında yasalaşması beklenen İklim kanunu, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programa (OVP) girdi.
●Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), 6 Eylül’de “Yeşil, Sürdürülebilir ve Sosyal Sermaye Piyasası Araçları Rehber Taslağı” ve “Sürdürülebilirlik Bağlantılı Sermaye Piyasası Araçları Rehber Taslağı” hazırlandığını duyurdu. SPK’den yapılan açıklamada, küresel ölçekte sermaye piyasalarında sürdürülebilir finans yaklaşımı ve yeşil tahvil gibi yenilikçi finansal araçların önemini artırdığı belirtildi.
●Bakan Murat Kurum, BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Tarafl ar Konferansı (COP16) kapsamında, “Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Strateji ve Eylem Planı”nı açıkladı. Kurum, çölleşmeyle mücadele konusunda ayrılan kaynakların 2 katına çıkarılacağını, sürdürülebilir arazi yönetiminde yeni teknolojilerin uyumlaştırılmasında finansal kaynakların yüzde 25 artırılacağını söyledi.
●Dünya genelinde üniversitelerin sürdürülebilirlik performansının derecelendirmesini yapan Yeşil Üniversite Endeksi Platformunun 2024 verileri, Türk üniversitelerinin uluslararası düzeydeki başarılarını ortaya koydu. Endekste, Türkiye’den 6 üniversite ilk 100’de, 45 üniversite ise ilk 500’de yer aldı.
●Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de son 5 yıllık dönemde çevrenin korunması için 514 milyar 283 milyon 889 bin lira harcandı. Bu harcamaların yüzde 62,12’sini atık yönetimi giderleri oluştururken, bu alan için 2019-2023 döneminde yapılan harcamalar 319 milyar 492 milyon 831 bin lirayı buldu.
●27 Eylül 2017’de başlatılan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde yürütülen Sıfır Atık Hareketi, 7 yaşına girdi. Projede 7 yılda 29,3 milyon ton kağıt-karton, 7,8 milyon ton plastik, 2,9 milyon ton cam, 3,7 milyon ton metal, 16,2 milyon ton organik ve diğerleri olmak üzere toplam 59,9 milyon ton geri dönüştürülebilir atık, ekonomiye kazandırıldı. Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ne geçen bina sayısı 193 bine ulaştı. Devreye alınan katı atık tesislerinde ayrıştırılıp ürün veya enerjiye dönüştürülen günlük atık miktarı 9 bin ton oldu. Sıfır atık konusunda yaklaşık 22 milyon kişiye eğitim verildi.
DÜNYA
●Kasım ayında Bakü’de gerçekleşen COP29 İklim Zirvesi’nde zengin ülkeler, büyük güney ekonomilerinin gönüllü çabaları ile birlikte, ilk kez 2035 yılına kadar yılda 300 milyar ABD Doları tutarında iklim finansmanı sunmayı kabul etti. Bu rakam büyük bir artışı temsil etmiyor olsa da, küresel iklim eyleminin gerçekleştirilmesine yardımcı olacak uzun vadeli ortaklık taahhüdünü gösteriyor.
●Suudi Arabistan, sera gazı azaltım tartışmalarının çoğunu 2025’de gerçekleşecek Bonn toplantıları ve Belèm (COP30)’a taşıma kararıyla, bu süreçte enerji dönüşümüne doğru kaydedilen ilerlemeyi durdurmayı başardı, ama süreç devam edecek.
●Çok taraflı Kalkınma bankalarının (MDB) reformları işe yarıyor. Bankaların 2030 yılına kadar düşük ve orta gelirli ülkelere 42 milyar doları uyum için olmak üzere (artı özel sektörden 65 milyar dolar) yılda 120 milyar dolar sağlayabilecekleri tahmin ediliyor. MDB’lerin reformları ilerledikçe bu katkı daha da artacak. Derecelendirme notu düşürülmeden 480 milyar dolar mümkün.
●Dünya şu anda fosil yakıtlara kıyasla temiz enerjiye neredeyse iki kat daha fazla yatırım yapıyor; güneş enerjisine yapılan yatırım diğer tüm üretim teknolojilerinin toplamından daha fazla.
●Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre temiz enerji, 2030 yılına kadar talebin zirve yapması beklenen fosil yakıtların iki katı hızla büyüyor. Birçok ülkede güneş ve kara rüzgârı, fosil yakıtlardan daha rekabetçi maliyetlere sahip.
●Çin, 2023 yılında temiz enerji teknolojisine yaptığı yatırımı 2022 yılına kıyasla yüzde 40 oranında artırdı.
●Dünya çapında 1.300’den fazla kurumsal yatırımcının üst düzey yöneticileriyle yapılan son ankete göre, küresel olarak her 5 yatırımcıdan 4’ü önümüzdeki üç yıl içinde yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmayı beklerken, aynı oran (tam yüzde 81) fosil yakıt sektörünün önümüzdeki beş yıldan sonra cazip olmayacağına inanıyor.
●OECD bölgesinde önerilen kömürlü termik santral sayısı 2015’te 142 iken yüzde 96’lık bir düşüş ile bugün sadece 5 yeni kömürlü santral projesi mevcut.
●2018’de 2,1 milyon olan elektrikli araç satışı, 2024’e gelindiğinde daha yıl bitmeden sekiz kat artış göstererek 17 milyona yükseldi.
●Amazon ormanlarının korunması için Brezilya ve uluslararası topluluk arasında önemli iş birliği anlaşmaları imzalandı.
●Elektrikli araçlar ve yenilikçi enerji depolama teknolojilerinde büyük ilerlemeler yaşandı.
TÜRKİYE
●Germanwatch tarafından her yıl hazırlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi’nde Türkiye, 53. sırada, alt sıralardaki ülkeler arasında yer aldı. Yenilenebilir enerji kategorisinde orta düzeyde yer alırken, sera gazı emisyonları, enerji kullanımı ve iklim politikaları konularındaki performansı “düşük” olarak değerlendirildi.
●Türkiye’nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı (NDC), 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında azalma yerine artışı hedefliyor. Uzmanlar, 2025 yılında sunulması beklenen ikinci NDC’nin bilime dayanmayacağı ve küresel ısınmanın 1,5 derecenin altında sınırlandırılmasıyla uyumlu olmayacağı yönündeki endişelerini dile getiriyor.
●Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) her yıl düzenli olarak hazırladığı Kara Rapor’un altıncısına göre, hava kirliliği sonucu gerçekleşen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre daha fazla. Temiz hava politikalarıyla Türkiye’de 68 bin 440 kişinin hayatını kaybetmesinin önüne geçilebilirdi. Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hala Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor. Havası en kirli olan ve buna bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu il Hakkari.
●2024 yılının ilk 8 ayında Türkiye’de 900’den fazla ekstrem hava olayı kaydedildi. Ağustos ayında Giresun ve Ordu çevresinde yoğun yağışlar sele neden oldu. Bu olaylarda 9 kişi hayatını kaybetti, binlerce dönüm tarım arazisi zarar gördü. Eylül ayında İstanbul’da şiddetli yağışlar sonucu meydana gelen sellerde 15 kişi hayatını kaybetti, 500’den fazla bina hasar gördü.
●Yaz aylarında, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde 7 bin hektardan fazla ormanlık alan yangınlarda yok oldu.
●İstanbul’da baraj doluluk oranları yüzde 30’un altına düşerek son 10 yılın en düşük seviyesine geriledi.
●Güneydoğu Anadolu’da tarımsal sulamada ciddi sıkıntılar yaşandı; kuraklık nedeniyle 100 bin hektar tarım arazisi işlevsiz hale geldi.
●Van Gölü’nün su seviyesi 2024’te yüzde 2 daha azaldı ve kıyı şeridindeki ekosistem tahrip oldu.
●Seller ve aşırı hava olayları, altyapıya toplamda 10 milyar TL’den fazla zarar verdi.
●Özellikle su sıkıntısı çeken Güneydoğu Anadolu’dan İstanbul ve diğer büyükşehirlere 50 bin kişinin üzerinde göç yaşandı.
●İzmir Körfezi›nde 20 Ağustos›ta sahile ölü balıklar vurdu ve kötü koku sorunu baş gösterdi. Balık ölümlerinin, sudaki kirlilik ve buna bağlı olarak oksijen seviyesinin yetersizliğinden kaynaklandığı açıklandı.
●2023 depremlerinin ardından, bazı bölgelerde plansız ve çevreye duyarsız yapılaşma devam etti.