Balığın yağ tuttuğu, lezzetinin doruğa ulaştığı bereketli günler başlıyor. Mevsim balıkları hangileri, satın alırken nelere dikkat etmeliyiz? Temizleme ve pişirmenin sırları neler? Tariflerle buyurun balık sofrasına…

Ekim ayı geldiğinde, sofraların rengi değişir. Yazın hafifliği yerini denizin yağ tutmuş, dolgun balıklarına bırakır. Hava biraz serinler, rüzgâr kendini hissettirir; sofraya konulan balık, bu mevsimde bir başka lezzetlidir. Kimi lüfer der, kimi palamut… Benim için ekim, denizin en bereketli aylarından biridir. Balık alırken dikkat edilecek birkaç küçük püf noktası var: Gözlerinin pırıl pırıl, solungaçlarının canlı kırmızı olması, etinin sıkı ve kokusunun deniz gibi taze gelmesi. Eğer balık size bakarken göz kırpıyormuş gibi parlıyorsa hiç tereddüt etmeyin. Temizleme işinde de küçük bir sır: Pullarını kazırken balığı biraz ıslatırsanız mutfakta kıyamet kopmaz.
Gelelim ekimin baş tacı balıklarına…
Lüfer: Boğaz’ın efendisi; bu ay yağlanır, tadı bambaşkadır.
Palamut: Dilimlenip fırına ya da ızgaraya atılınca sofranın yıldızı olur.
Hamsi: Ufaktan boy göstermeye başlar, tava zamanı gelmiştir.
Barbun, tekir, istavrit: Hâlâ lezzetli, hâlâ sofralara renk katar.
Çinekop, sardalya: Küçük ama güçlü tatlar. Çupra da bu ay sofralarda göz kırpanlardandır.