Mustafa Hakan Ünser: Sahte Olan Sadece Rakı mı?

Kimi zaman ilaç olarak kullanılarak; kimi zaman dini ritüellerde rol oynayarak hayatımıza girmiş ve zamanla çok çeşitlenmiş olan alkollü içecekler, günümüzde eğlence dünyasının ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Dini bazı inanışlar alkol kullanımını teşvik ederken, bazıları ise aşırı kullanımını kısıtlıyor veya tamamen menediyor. İslam dini dışındaki dinlerde ve inanç sistemlerinde alkol kullanımı ile ilgili yaygın ve kesin yasaklara rastlamıyoruz. İçki olarak alkol İslam dininde ve Hıristiyan tarikatı Mormonluk’ta kesinlikle yasaklanmıştır ve haramdır. Dinen kesin şekilde yasaklanması ve hatta bazı İslam ülkelerinde alkol kullanımına ağır cezalar uygulanması bile Müslüman coğrafyalarda alkol kullanımını yok edememiştir. Çeşitli yorumlar olsa da İslamiyet’teki kesin yasağın Müslüman kimliğin oluşmasında çok temel bir rolü vardır.

Gelelim bize; Osmanlı’da dönem dönem uygulanan yasaklar üretim ve tüketimi tamamen engelleyememiş ancak tüketimle ilgili değişik davranışlara sebep olmuştur. Mesela sık sık yasak koymak ve serbest bırakmak, yasakların uzun süreli ve etkili olmaması meyhanecileri usandırmış, yatırım yapmalarını engellemiştir. Çoğu meyhane nasıl olsa kısa süre sonra kapatılırız endişesi ile derme çatma malzemelerle dükkân açmışlar, bu da “salaş meyhane” kültürünü ortaya çıkarmıştır. Aslında Tanzimat fermanıyla Müslüman halkın ve diğerlerinin devlet karşısında eşit olması anlayışına kadar alkollü içkiler Müslümanlara hep yasaktı.

1920’de Ankara’da toplanan Birinci Meclis, çıkardığı “Men-i Müskirat Kanunu” ile alkollü içkileri tamamen yasakladı. Böylece evlerde içki üretme dönemi her yasakta olduğu gibi tekrar başladı. Bu arada işini bilenlerden (!) biri, dönemin Ankara Emniyet müdürü Dilaver Bey adı “Dilaver Suyu”na çıkan rakıyı bir bağ evinde üretiyor ve ticaretini yapıyordu. Şehirde sadece üst düzey bürokratların ve insanların gidebildiği, parolayla girilebilen meyhaneler açılmıştı. Bu da çok uzun sürmedi 22 Mart 1926’da kanun yürürlükten kaldırılarak içki üretimi, ithalatı ve ticareti devlet tekeline geçti.

Alkollü içecekler ve onların satış fiyatları hep gündemdeydi: 1947 yılında Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan “Rakıyı Ucuzlatmayalım” başlıklı bir yazıda 1939-45 yılları arasında rakı ve şarap tüketimlerini karşılaştırıp rakı fiyatlarının artmasıyla tüketiminin %30 azaldığı dile getirildikten sonra, yüksek alkollü içkilerin zararlarına değiniliyor ve bu süreçte artan şarap ve bira tüketiminin ülkede bağcılığı ve tarımı da geliştireceği savıyla yapılacak indirime itiraz ediliyor; Tekel idaresinin kararını gözden geçirmesi gerektiğini söylüyordu. Bir yasak yoktu ama yasakla yüksek fiyatlandırma aynı etkiyi gösteriyor ve insanlar alternatiflere yönleniyorlardı. O dönemde de evlerde ve bağlarda geleneksel olarak üretilen boğma rakı tüketimi artmıştı. Yüksek dereceli içki ihtiyacı duyan ve üretme imkânı olmayanlar ise ispirto denilen içinde yüksek miktarda etil ve/veya metil alkol bulunan kimyasal maddeye yöneldiler. İçeni öldüren veya kör eden işte bu metil alkoldür. İdarenin ispirtoya mor renk, kötü koku ve tat eklemesi onun içilmesine engel olamamıştır. O dönem sokaklarda yüzü mor renk almış insanlar görmek normal karşılanıyordu ve bu insanlar maalesef kısa süre sonra ölüyorlardı. İnsafa gelen Recep Peker hükümeti “milleti zehirlemeye gerek yok” diyerek 1946 yılında rakıyı %30 ucuzlattı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

USDA: Türkiye’nin buğday üretimi 19 milyon tona gerileyebilir

İrfan Donat ABD Tarım Bakanlığının (USDA) Tahıl ve Yem Güncelleme...

Hasılat denetimi başladı, lokantalarda kasaya Maliye elemanları oturdu

Gelir İdaresi Başkanlığı 81 ilin defterdarlığına bir yazı göndererek,...

Tarım Bakanlığından bilim insanlarına açık çağrı!

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, risk değerlendirme çalışmalarını yürüten...

İthal et besiciliği bitirir

Yusuf Körükmez Yıl içinde 520 bin baş besilik erkek sığır...