Kuzey Avrupa ülkelerinde karbon vergisinden elde edilen gelirler; daha düşük gelir gruplarına dağıtıldı; yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının teşvik edilmesi için kullanıldı. Türkiye de, karbon fiyatlandırma politikalarını hayata geçirecek. Fiyatlandırmanın gelirleri ile akıllı şehir, akıllı tarım, toplu taşıma ve yenilenebilir enerji projelerine destek vererek, kırılgan gruplar da dahil tüm toplumun refahı artırılabilir.
İklim krizine neden olan karbondioksit ve diğer sera gazlarının azaltılması hedefi doğrultusunda geliştirilen karbon vergisi ve emisyon ticaret sistemi (ETS), karbon fiyatlandırması için tanımlanan iki farklı piyasa aracı.
Karbon vergisi, karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtların karbon ve eşdeğer karbon içeriğine göre vergilendirilmesini esas alıyor.
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ise, sınırla ve ticaretini yap sistemi ile işletmelere verilen karbon salınım haklarının alım satım işlemlerinin yapılabildiği ticaret sistemi.
Dünya Bankası 2024 verilerine göre dünya genelinde 39 ülkenin karbon vergisi uygulaması, 36 ülkenin Emisyon Ticaret Sistemi var. Dünyada karbon vergisi ve emisyon ticaretinden elde edilen gelir 95 milyar dolar tutarında.
2023 yılı Mart ayı verilerine göre Avrupa’da İsviçre ve Liechtenstein, bir ton karbon emisyonu başına 120,16 Euro ile en yüksek karbon vergisi oranını uyguluyor; bunu İsveç 115,34 Euro ve Norveç 83,47 Euro ile izliyor. Avrupa’daki en düşük karbon vergisi oranları ise Ukrayna’da (0,75 Euro) ve Estonya’da (2 Euro) uygulanıyor.
1990 yılında karbon vergisini uygulayan ilk ülke Finlandiya oldu. Sonrasında, İsveç (1991), Norveç (1991) ve Danimarka (1992) geldi. Karbon vergisinden elde edilen gelirler; daha düşük gelir gruplarına dağıtıldı; yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının teşvik edilmesi için kullanıldı. Vergi oranlarının ilk başlarda düşük tutulması, toplumsal bir destek oluşmasını sağladı. Çevresel ve toplumsal iyileşmeler görüldükçe de bu destek arttı.
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında birçok ülke gibi Türkiye de, karbon fiyatlandırma politikalarına başvuracak. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) pilot döneminin başlatılması planlanıyor. Bu gelirin ne şekilde kullanılacağının doğru tasarlanması da büyük önem taşıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, iklim değişikliği üzerindeki sorumluluğu en az olan yoksul grupların, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine daha fazla maruz kaldıklarına dikkat çekiyor. Uyduranoğlu’na göre ‘tam da bu nedenle, karbon fiyatlandırma politikalarının yoksulları dikkate alarak, refahlarını artıracak şekilde tasarlanması’ gerekiyor. Prof. Dr. Uyduranoğlu’nun yorumları şöyle
Karbon fiyatlandırma politikalarının yoksulları dikkate alması gerek
“Paris Anlaşması’nın ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hedeflerine ulaşabilmek için her yıl daha fazla ülke, karbon fiyatlandırma politikalarını uygulamaya koyuyor. Türkiye’de de bu konuda hazırlıklar devam ediyor; Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) pilot döneminin, hazırlıkların tamamlanmasıyla birlikte başlaması planlanıyor. Ancak düşük karbonlu bir ekonomiye geçişin adil olabilmesi için, karbon fiyatlandırma politikalarının uygulanmasında da kırılgan grupların gözetilmesi büyük önem taşıyor. Bu politikalardan elde edilen gelirlerin, yoksulları koruyacak şekilde kullanılması gerekiyor. İklim değişikliği; etkili önlemler alınmaması halinde, kırılgan grupların zaten zor olan yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine yol açacak bir çoklu kriz. Çalışmalar, dünyanın en yoksul yüzde 50’lik kesiminin, küresel emisyonların yalnızca yüzde 10’undan sorumlu olduğunu gösteriyor. Buna karşın bu gruplar, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine daha fazla maruz kalıyor ve bu etkilerden daha fazla zarar görüyorlar. Türkiye de, içinde bulunduğu coğrafya dolayısıyla, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Giderek artması beklenen aşırı hava olayları yine kırılgan grupları daha fazla etkileyecek. Tam da bu nedenle, karbon fiyatlandırma politikalarının da yoksulları dikkate alarak, refahlarını artıracak şekilde tasarlanması büyük önem taşıyor.”