Bir yanda gıda enflasyonu en yüksek ülkeler arasında ilk sırada yer alan, çocukları okula aç giden, emeklisi insanca yaşamaktan uzaklaşan bir Türkiye. Diğer yanda aynı Dünya Bankası’nın 18 milyar dolar yeni kredi taahhüt etmeye hazırlandığı Türkiye.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, TBMM’yi bilgilendirdiği sunumunda -milletvekillerinin soruları üzerine- yatırımı kastederek “milyarlarca dolarlık teklif mektubunun” masasında olduğunu söylüyor. Ne var ki ertesi gün aynı Meclis, emekli maaşının insan haysiyetine yakışır bir seviyeye yaklaşmasını öneren teklifi reddediyor.
Bu kadar değil.
Merkez Bankası Başkanı’nı “doğru” politikalar için kurumun başına atayan siyasi irade, okula aç, beslenme çantası boş giden çocuklara günde bir öğün ücretsiz yemek vermeyi de bütçeye “yük” sayıyor.
Ekonomiyi yönetenler, sürdürülebilir büyüme ezberine inanmamızı ister, ısrarla sabır talep ederken, yemek fiyatındaki artışı protesto eden üniversite öğrencileri cinayet mahallinde suçüstü yakalanmışlar muamelesiyle gözaltına alınıyor.
Türkiye, eğer doğrudan yatırım yapılacak kadar cazipse, bu kadar insanın açlık çekmesinde bir tuhaflık olmalı… Fiyat artışının protesto edilmesini korkunç bir suç gibi bastırıldığı bir ülkede yüzde 4 büyümenin müjde gibi sunulmasında da öyle.
Belki de hepsi dünya ekonomi düzeninin normalleridir de tuhaflık bütün bunların bizlerce kanıksanmasındadır.
* * *
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, Dünya Bankası’ndan söz ederken, Türkiye’ye son günlerde yüksek tutarlarda kredi sağlayacağı açıklanan Dünya Bankası’nın “Türkiye’nin başarı öyküsünün bir parçası olmak istediği “tanımını yapıyor.