Uşak Eşme’deki Tüprag Kışladağ Altın Madeni’nin, AİHM kararı doğrultusunda yeniden yargılama sürerken işletmeye açılması yeniden yargıya taşındı. Ege Çevre ve Kültür Platformu Sözcüsü Uğur Sümer, madenin işletilmesine izin verdikleri gerekçesiyle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile söz konusu karara imza atan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay üyeleri dahil yargı mensupları hakkında suç duyurusunda bulundu.
Dilekçesinde maden ocağının doğa katliamına sebep olduğunu belirten EGEÇEP Sözcüsü Sümer, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği suç duyurusunda “Her şeyi bildiğinizi ve bilerek yaptığınızı da herkes biliyor! Kuşlar, balıklar, karıncalar, börtü böcek bütün canlılar, çiçekler, ağaçlar doğa adına; çocuklarımızın, torunlarımızın yaşam hakları ve ülkemizin geleceği için davacıyım ve cezalandırılmalarını istiyorum” ifadelerini kullandı.
“Bilirkişiler kararlarını nasıl değişirdi, neden değiştirdi?”
ÇED olumlu kararına karşı Manisa 2. İdare Mahkemesinde açılan davanın 2003 yılından bu yana devam ettiğini belirten Sümer, suç duyurusunda yargılama sırasında yaşananlara yer verdi.
Suç duyurusunda, Manisa 2. İdare Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda önce yeraltı sularının kirleneceğinin belirtildiğini vurgulayan Sümer, aynı bilirkişilerin mahkemenin “kirletme oranına” ilişkin ek rapor istemesi üzerine bu tespitten vazgeçtiklerine dikkati çekti. Sümer dilekçesinde “ÇED raporunda 1000 metre çapında, 400 metre derinliğinde olacağı belirtilen açık maden ocağı gölü için bu kez ‘bir iki metrelik bir su birikintisi’ olacak diyerek kararlarını değiştirmişlerdir. İlk raporlarında ‘yeraltı sularının kirleneceği’ kararlarından bir daha söz etmemişlerdir. Bilirkişiler kararlarını nasıl değiştirdi? Neden değiştirdi?” dedi.
Mahkeme tarafından atanan ikinci bilirkişi heyeti hakkında da suç duyurusunda bulunan Sümer, bu heyetin de maden şirketinin istediği yönde rapor hazırlandığını öne sürdü. Sümer, bilirkişi heyetinin Eşme’de siyanürden zehirlenen insanlar olduğunu dosyalarında belirtmediklerini, hayvanların ölü ve sakat doğumlarını göz ardı ettiklerini belirtti.