Ali Akay: Ağaçlar ve denizlerde şiddet

Doğanın nimetlerinden faydalanmak bizim ve herkesin sağlığı açısından çok çok önemli. Bunun farkına varmamak akıl almaz bir şiddetin parçası olmaya başlıyor. Kaçınalım ve düşünelim bir kere daha!

ali akay 28 eylül

Tüm insanları ilgilendiren, coğrafya tanımaksızın ülkeleri aşan, neredeyse sınır tanımayan ve uzun yüzyıllar boyunca tahrip edilen doğanın ve eko-sistemin dışında bulunan yerel ve uluslararası sorunların içinde boğulan bir dünyada yaşamaya devam etmekteyiz. Hiç umurumuzda değil yarın su mu kalmayacak, yiyeceklere dokunamayacak mıyız? Havayı soluyabilecek miyiz? Tüm hızıyla iklimin küresel ısınmasına koşar adımlarla ilerlemekteyiz. 1 veya 2 derecelik artış sanki umurumuzda değil, ama sıcaklardan ölenlerin sayısı çoğalmaya başladı bile. Ozon tabakası, CO2 vb. unuttuk gittik. Partiler çekişmesi, savaş çığlıkları vb. haykırmalar, hukuk ve hukuksuzluklar içinde kaldık. Sanayi dönemine ait bir ekonomik büyüme ve sermaye artışı gibi eskiye dayanan kuramların içinde dolaşmaya devam etmekteyiz.

Geçen gün Muğla, Akbelen’de altı yıldır süren şiddet yarın başka yerlerde olacak olan başka büyük şiddete, doğaya, insana, köylülere, hayvanlara, yüzyıllık ağaçlara uygulanan şiddet büyük bir şiddet gösterisi değil de ne olabilir? Topraklarda az kalmış olan ağaçların gölgesinden faydalanmaya devam eden Jandarmanın nezdinde ağaçların sökülerek, o topraklardan alınması, köylülerin topraklarından vaz geçirilmesi, bu insanların kendi topraklarında, kendi miraslarını ve kendi belleklerini korumak imkanlarının ellerinden alınması güzel bir şey midir? Bütün bunlar büyük şiddetin ögelerini içermekte. O kadar ki, akıl almaz bir şekilde doğa artık bizlerden intikam almaya başlamış ama farkında mı değiliz? Var olan bir doğayı katletmek ve bunu para kazanmak adına, büyük şirketlerin maden sahiplerine devretmek, doğaya karşı büyük şiddet uygulansın diye teslim etmek bugün akıl karı olarak gözükmemekte. İrrasyonelin rasyonalitesi olur mu?

Akbelen

Bu haberlere eklenen bir de balıklarda tespit edilen “mikro-plastiklerin” zararlı etkisi söz konusu oldu. Mikro-plastik kirliliği deniz kirliliğine eklendi. Önce çarpık şehirleşme, sonra plastik torbalar, şişeler; hatta çatal, kaşık ve bıçaklar. Denizlerin kirliliğine eklenen bu plastiklerin hayvanlar tarafından yenilerek insanların beden bileşkelerine geçmesi sorunu sağlık açısından oldukça ehemmiyetli!  Daha önce balık türlerinin azaldığının haberleri gelmekteydi; aradan nerdeyse kırk yıl geçti. Akıllanmadık. Devam ettik denizi kirletmeye ve sonunda neredeyse yok etmeye. Ve sonra Karadeniz’den Marmara’ya Boğaz’dan geçen mevsim balıklarına odaklanmıştık ki, bu sefer bunların da zararlı olduğunu öğrenmeye başladık. “Hamsi, palamut ve istavrit başta olmak üzere” diye yazıyordu haberde. En çok tüketilen küçük balıkların da yenilme rizikolarını anlamaya başladık mı? Sanmıyorum! Hiçbir şeyden örnek aldığımız yok galiba?

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Mahkeme karar verdi: KFC ve Pizza Hut’ın Türkiye’deki sahibi iflas etti

KFC ve Pizza Hut’ın Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda...

TGDF Vizyon – Eylül 2025 | Başkanın Mesajı

Değerli Arkadaşlar, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi, sahip olduğu üretim...

Türkiye kahvede bölgesel ‘hub’ potansiyeline sahip

Yıllık kişi başı tüketimin 1,1 kilograma ulaştığı Türkiye’de kahve,...

Türkşeker pancar alım fiyatını açıkladı

İrfan Donat Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Türkşeker) 2025 ürünü pancar...