Yuvarlak Masa toplantısının konukları ASO 3 numaralı Muhtelif Gıda Sanayi komitesi oldu. Katılımcılar, küresel gıda krizinin tartışıldığı bir dönemde Türkiye’nin çok daha dikkatli olması gerektiğine dikkat çektiler. Yerli üretimi desteklemek adına daha yüksek bir bedel ödense bile ithalat yerine iç piyasadan alım yapılması gerektiğini vurguladılar.
Yuvarlak Masa toplantısının konukları Ankara Sanayi Odası(ASO) 3 numaralı Muhtelif Gıda Sanayi komitesi oldu. Katılımcılar, küresel gıda krizinin tartışıldığı bir dönemde Türkiye’nin çok daha dikkatli olması gerektiğine dikkat çektiler. Özellikle tarımsal üretimdeki insanların çeşitli sebeplerle üretimden ve kırsaldan uzaklaştıklarının altını çizen katılımcılar, yerli üretimi desteklemek adına gerekirse daha yüksek bedel ödense bile ithalat yerine iç piyasadan alım yapılması gerektiğini vurguladılar. ASO Başkanı Seyit Ardıç’da toplantıya katılarak komite üyelerinin sorun ve çözüm önerilerini dinledi.
METE ÇAĞLAYAN / BESİCE TARIM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. LTD. ŞTİ. GENEL MÜDÜRÜ:
1000 dolara gıda ithal edeceğimize 1200 dolara içerden almayı tercih etmeliyiz
■ Tarımda en önemli sorunumuz, maalesef üreten insanları çiftçilerimizi, emeklerinin karşılığını alamadıkları için kaybediyoruz. Önceki yıl buğday ürün alım fiyatları açıklandı, “Buğdayı şu fiyattan alacağız” denildi çiftçimize, çiftçimiz zarar etti. Sonra 2 katı fiyattan buğday ithal etmek sorunda kaldık. Yıllardır gerekli destekleri alamadıkları ya da üretmiş olduğu üründen elde ettiği gelirle hayatını idame ettiremediklerinden şehirlere göç ediyorlar. Pandemi sonrası birtakım geri dönüşler olsa da üreteni yerinde tutmak, hatta tersine göç yaptırmak zorundayız. Küresel ölçekte gıda arz güvenliğinden bahsediyoruz ama kendi ülkemizde gıdaya ulaşım zorlaşacağı bir döneme gidiyoruz. Bunun en önemli nedeni ekonomik zorluklar. Buğdaya, arpaya, süte, hayvana doğru parayı ve doğru desteği vermiyoruz. Kendi ekosisteminde bu sektörler gerekli desteği almadıklarından üretmek vazgeçiyorlar. Bu sektörlerin etkin teşvik politikaları ile desteklenmesi artık ulusal bir güvenlik sorunu. Yani ben 1.000 dolara herhangi bir gıda maddesi ithal edeceğime 1.200 dolar iç pazardan alırım anlayışını yerleştirmemiz gerekiyor. Bu tercihle ürünün yarattığı değerin çarpan etkisi ülke içinde kalıyor. Sonraki aşamada pahalı aldığını zannettiğin ürün çarpan etkisiyle ekonomide daha fazla gelir yaratıyor. Yani bu iç döngüdür, iç ekonomidir. Tabii burada bir ayak daha var, burada sanayiciyi düşünüyor olmamız lazım. Eğer ihracatçı bir sanayiciyse ona da doğru desteği verip ihracatını sürdürüyor olması lazım. Tarımda politikalarının her bir kaleminin etki analizleri yapılarak, gerekirse yeni baştan tasarlanmasını gerekli buluyorum. Bu konuda uygulamaya hızlı bir şeklide gitmek lazım. Maalesef gelecek sene büyük ihtimalle çay toplanamayacak çünkü Gürcüler gelmiyor artık yani paraları bizden çok daha değerli. Afganlar olmasa hayvanlarımıza bakacak kimse yok. Birtakım Suriyeliler güneyde tarım işleri yapıyorlar. Yani biz onları gönderirsek tarımımız da darbe yiyecek.
İşte, biliyorsunuz, Fransa’ya maske gönderdik, Almanlar yolda tırı durdurdular aldılar. “Parası neyse verelim, bu bize lazım.” diye. Yani Alman ekolü o maskeyi üretemedi. Onlar bir iki sene plan yapar öyle işe başlarlar. Biz hızla işi sonuçlandıran kabiliyette bir ülkeyiz. Gücümüz var. Yeter ki destek olunsun. Mesela bizim GAP İdaresinin en büyük çiftliği Ceylanpınar Lüksemburg’dan büyük. Arazi olarak baktığınızda yüzde 46’sı-47’si işleniyor şu anda.
HASAN CEM TAŞKALDIRAN OFİS YEM A.Ş YÖNETİM KURULU ÜYESİ:
Çiftçi hasat döneminde korunmalı
■ Ülkemizde hasat mayıs ayı sonu itibariyle başladı. TMO yeni dönem fiyatlarını açıkladı. Serbest piyasadaki fiyatlara göre daha yüksek. Üretici ürünlerini TMO’ya satmayı tercih ediyor. Geçen seneye göre rekolte biraz yüksek. Ancak, son yağmurlardan dolayı bir kısım buğdayda yemliğe dönme durumu olabilir.
Öte yandan gümrük vergisinin yüzde 130’a çıkarılarak, ithalatın sıfırlanması zaten hasat öncesi normalde yapılan bir şey. Hasat döneminde çiftçinin korunması gerekiyor. DİR kapsamı haricinde, arpa, buğday ve mısırda yakın zaman ithalat yapılmasını güncel gümrük vergileri ile tahmin etmiyoruz.
Sulanabilir arazilerde üreticilerimiz genellikle mısır üretimini tercih etmekte. Ülkemizin mısır üretiminde kendine yeterliliği %80 civarında olduğu tahmin edilmekte. Mısır üretiminde su ihtiyacı yüksek bir ürün. Ülkemizin su kaynakları sınırlı. Bugün bulabildiğimiz suyu daha verimli kullanmaz isek ileride aynı bölgede aynı miktarda suyu bulamayabiliriz. Konya bölgesinde oluşan obruk haberlerini ileriki yıllarda maalesef daha fazla görebiliriz. Bazı sulanabilir arazilerimizde daha az su isteyen yağlı tohumlar üretimi daha fazla teşvik edilebilir.
Tarımsal üretim yapan insanlar azalıyor. Üstelik yaş ortalamaları da artıyor. Gençler tarımdan uzaklaşıyor. Onlar için sektörü cazip hale getirmeliyiz. Tarımın, hayvancılığın mesai başlangıç-bitiş saati olmuyor, tatili, bayramı olmuyor, ciddi özveri, emek isteyen işler. Dolayısıyla, burada çalışan insanların da emeğinin karşılığını almasının ülke ekonomisi ve tarımın geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
“Gıda enflasyonunu düşürücü etkimiz var”
27 milyon tonluk yem üretimiyle Avrupa’nın en çok yem üreten ülkesiyiz. 1950’lerden beri sürekli büyüyerek bu noktaya geldik. Türkiye ekonomisine çok büyük katkıları var.
Bir de gıda sanayi yan ürünleri kıymetli bir şekilde, yem hammaddesi olarak değerlendirildiğinde nihai ürünün fiyatı optimize edilmiş olur. Yem sektörünün, hayvancılığın Türkiye’de gıda enflasyonunu düşürücü, görünmeyen ve çok da söz edilmeyen etkisi olduğunu düşünüyorum.
SİNAN KAYA/TÜRE GIDA ENTEGRE BESİCİLİK LTD.ŞTİ GENEL MÜDÜRÜ:
En büyük pazarımız Irak da yumurta üretmeye başladı
■ Yumurta üretimiyle uğraşıyoruz ve en büyük giderimizi de yem oluşturuyor. Yem fiyatları bizim için en büyük problem. Tarım Bakanlığı destek veriyor ama başvuruyorsunuz, başvurduğunuz ölçüde size desteği veremiyorlar. İndirimli yem uygulamasına başvurduğunuzda talep edilen miktar kadar ürün verilmiyor. Bu destek artırılabilir. Ayrıca Avrupa’ya hiç ihracat yapamıyoruz, ihracatımız Ortadoğu’yla sınırlı. Zaten en büyük pazarımız Irak’tı. Irak’ta da şu an artık kendileri üretim yapmaya başladılar. Üstelik yumurta yazın bekleyen bir ürün olmadığı için sıkıntı çekiyoruz. Türkiye’de yüzlerce yumurta tavukçuluğu yapan işletme var. İhracat kapandığı an, Ortadoğu bizden almadığı an bu sefer iç piyasada sıkıntı yaşıyoruz. Beklemediği için de fiyatlar geri geliyor, çoğu üretici bu sefer zarar ediyor, kimisi iflas ediyor, kimisi dayanabildiği kadar dayanıyor. Bakanlığın verileri mevcut, planlama yapılmalı.