The BMJ dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, şeker tüketimi seviyelerine ilişkin yeni endişeleri ortaya çıkarırken, bazı endüstri paydaşları elde edilen sonuçlarla aynı fikirde değil.
The BMJ’de yayınlanan araştırmada, ABD’li ve Çinli bir grup araştırmacı, çocuklar ve yetişkinlerdeki 83 sağlık sorununu kapsayan, toplamda 8.601 makalenin yer aldığı 73 meta-analizi kullanarak, şemsiye niteliğinde bir derleme çalışması gerçekleştirdi.
Elde edilen sonuçlar, aşırı şeker tüketimi ile astım, diyabet, obezite, kalp hastalığı, depresyon, diş çürümesi, bazı kanser türleri ve ölümün de dahil olduğu 45 zararlı sağlık sonucu arasında “önemli ve zararlı ilişkiler” bulunduğunu gösterdi.
Orta kalitedeki veriler, şekerle tatlandırılmış içecek tüketiminin vücut ağırlığının artması, ilave şeker tüketimine karşı herhangi bir şeker tüketiminin artan karaciğer ve kas yağı birikimi ile bağlantılı olduğunu gösterdi.
Öte yandan mevcut verilerin düşük kalitede ve gözlemsel olduğunu kabul eden araştırmacılar, şeker tüketimi ile kanser arasında bir bağlantı olup olmadığını belirlemek için daha fazla araştırma yapılmasına gerek olduğunu da vurguladı.
Uzmanlar, ilave şeker tüketiminin günlük 6 tatlı kaşığına düşürülmesini, şekerle tatlandırılmış içecek tüketiminin ise haftalık 1 porsiyondan az olması gerektiğini tavsiye etti. Bu tavsiyeler, yetişkin ve çocukların günlük serbest şeker alımının, toplam enerji alımının %10’unu geçmemesi gerektiğine işaret eden Dünya Sağlık Örgütü kılavuzları ile aynı doğrultuda.
Ortada yeni ve güvenilir bir çalışma var mı?
Sugar Association (Şeker Birliği) CEO’su ve Başkanı Courtney Gaine’e göre şeker tüketimiyle ilgili bir dizi araştırmanın en yenisi olan bu analizde “herhangi bir yeni veri veya kanıt” bulunmuyor.
Yeni yapılan çalışmanın mevcut verilerin bir araya getirildiği bir derleme çalışması olduğunu, iyi bir sistematik derlemenin dahi yalnızca kullandığı çalışmalar kadar iyi olduğunu söyleyen Gaine, ilave şeker literatürünün tanım, alım ölçümleri ile enerji ve diğer beslenme ve yaşam tarzı değişkenlerinin kontrolü konusunda önemli bir değişkenlik barındırdığını ifade etti.
Yeni çalışmanın tüm ilave şeker kaynakları yerine büyük oranda şekerle tatlandırılmış içeceklere odaklandığını ifade eden Gaine, çalışmaların sonuçlarının kaynaklarına bağlı olduğunu, ilave şeker kaynağı gıda ve içeceklerin bilimsel analizlerde ayrı ayrı ele alınması gerektiğine dair yeni oluşan algının sebebinin bu olduğunu aktardı.
Foodnavigator.com’a açıklamalarda bulunan Courtney Gaine, “İlave şekerlerin, ABD Tarım Bakanlığına ait 100 yıllık kayıtlarda görülmeyen bir seviyeye düşecek kadar azaltılmasının sağlık üzerinde olumlu etkiler göstereceği iddiası bazı çevreler tarafından sıkça dile getiriliyor. Ancak gerçek dünyaya ait veriler bunun aksine işaret ediyor. 2000’li yıllardan bu yana şeker tüketimi %30 azalırken, obezite oranları yetişkinlerde 3 katına, çocuklarda 4 katına çıktı” diye konuştu.
Tatlandırıcılar yükselişte
Şeker tüketiminde bir düşüş eğilimi olsa da tüketiciler daha iyi bir sağlığa sahip olmak için düşük şekerli ve şekersiz ürünleri talep ediyor. Markalar ise bu talebe yeni ve yeniden formüle edilmiş ürünlerle yanıt veriyor.
Doğal ve yapay tatlandırıcılar kullanmak, bir ürünün tadını bozmadan şeker tüketimini azaltmanın önemli bir yolu. Eritritol da keto dostu ürünler arasında popülerlik hale gelmiş yapay bir tatlandırıcı. Ancak BMJ’de yapılan ayrı bir çalışmada, bu tatlandırıcı ile yüksek kalp krizi veya felç riski arasında potansiyel bir bağlantı olduğu belirtildi.