Gıdada yeni dönemin konusu sürdürülebilirlik. Bu alanda çalışmalara imza atan Metro Türkiye’nin CEO’su Sinem Türüng, coğrafi işaretli ürünlerin artmasının Türk mutfağının global çaptaki gücünün yükselmesini doğrudan etkilediğini anlattı.
Türk mutfağı bir süredir gastronomi dünyasında sahip olduğu tahta yeniden oturmuş durumda ama hala ışığının artması için desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu destek en çok coğrafi işaretli ürünlerden, ödüllü Türk şeflerinden ve yerli ürünlerimizin sürdürülebilirliğinden geçiyor.
Bu vizyonla hem coğrafi ürünlere hem de yerli ürünlerin sürdürülebilirliğine destek verdiklerini anlatan Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, bünyelerinde kurdukları adeta bir gastronomi eğitim ve uygulama merkezi olan Gastonometro ile birçok ülkeye örnek olduklarını anlattı. “Yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağının sürdürülebilirliği söz konusu olamaz” diyen Türüng, şu bilgileri verdi: “2012’de ‘Coğrafi İşaretli Ürünler’ projemizi hayata geçirdik.
Coğrafi işaretli ürünlerin korunmasını, ulusal ve küresel çapta tanıtılmasını ve ticari değer kazanmasını amaçlayan projemiz başladığı günden beri toplumda ve kamuda da Metro’yu bambaşka bir noktaya taşıdı. Finike portakalından Zile pekmezine, Taşköprü sarımsağından Bursa bıçağına kadar sezonuna göre 200’den fazla gıda ve gıda dışı Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürün sunuyoruz. Coğrafi işaret tescili için başvurduğumuz ürünler arasın da Hatay Beyaz Balkabağı da bulunuyor.
Bu, depremzede üreticilerimizin tekrar sürdürülebilir bir iş modeline kavuşabilmesi için çok değerli. Ülkemizde Malatya kayısısı, Bayramiç beyazı, Aydın inciri, Aydın kestanesi, Taşköprü sarımsağı ve Milas zeytinyağını kendi markasıyla ve AB logolarıyla reyonlarına taşıyan ilk perakendeciyiz. Gerçekleştirdiğimiz ihracatla da yerel ürünleri dünya mutfağında tanıtıyoruz. 13 ülkeye son 2 yılda 20 bin ton coğrafi işaretli ve yerel ürün ihraç ettik.”