Prof. Dr. Cenk Yaltırak: Türkiye’nin deprem haritaları da senaryoları da yanlış

0
703

Cansu Çamlıbel

“1999’da TPAO diyor ki Marmara’da tek ve basit bir fay yok. Biz TPAO olarak 4300 kilometre veri topladık. Bu verilere göre yaptığımız harita budur ve Marmara çok faylı bir alandır, öyle tek bir fay yok. Ama bunu yapan adamlar mühendis olduğu için. Bu da İngilizce yayınlanmadığı için kimse bunu bilmiyor veya gündeme getiremiyor. Ve medya sadece tek fayı biliyor”

Hepimizi kahreden Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından televizyon ekranlarında maruz bırakıldığımız hoyratlığın içinde yeni bir deprem profesörüyle tanıştık. 24 senedir mevzunun uzmanı olarak hayatımıza giren meşhur profesörlerden farklı tonu, mütevazı anlatımı, engel olamadığı gözyaşlarıyla bir anda haber kanallarının gözdesi haline geldi.

 İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Profesör Doktor Cenk Yaltırak’ı geçen yıl yayınlanan kritik önemdeki makalesi nedeniyle izlemeye başlamıştım. Makale, yerbilimci Yaltırak’ın doktora öğrencisi Murat Şahin’in doktora tezine dayanıyordu. Prof. Dr. Yaltırak önderliğindeki ekip Marmara’nın bugüne kadarki en kapsamlı üç boyutlu fay haritasını hazırlamıştı. Uluslararası akademik çevrelerde çok dikkat çeken bu çalışmaya göre yıllardır bize anlatıldığı gibi Marmara’da 7 üzeri deprem üretme potansiyeli olan tek fay değil, dört ayrı fay vardı. Yaltırak ekibinin haritası, deprem ülkesi Türkiye’nin deprem çalışmalarına temel olan Fransız yerbilimci Prof. Xavier Le Pichon’un haritasından dramatik olarak farklıydı. Tam da bu yüzden Yaltırak’ın tezlerinin devlet kurumları tarafından ciddiyetle ele alınması ve bu yeni veri analizi sisteminden hızla resmi olarak faydalanılmaya başlanması gerektiğini düşünmüştüm.

Yaltırak ekibinin çalışmasının yayınlanmasından sadece aylar sonra -Kasım 2022’de- Düzce’nin Gölyaka ilçesinde 5.9 büyüklüğündeki deprem meydan geldi. Gölyaka’dan iki buçuk ay sonra ise Türkiye, Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem yaşadı.

Yaltırak’a göre geçen hafta aslında iki değil üç deprem oldu. Yaltırak, Pazarcık’taki Kandilli tarafından 7.7 olarak kaydedilen deprem sırasında bir değil iki fayın aynı anda kırıldığını ve iki depremin toplamının 7.7 büyüklüğünde olduğunu söylüyor. 1999’daki Gölcük depremi sırasında da iki fayın aynı anda kırılarak toplamda 7.4 olarak ölçülen depreme neden olduğunu ekliyor. Yaltırak’ın Marmara’da dört ayrı fay olduğunu ortaya çıkartan haritası da bu yüzden çok önemli. Belki de beklenen İstanbul depremi sırasında –ki Yaltırak buna Doğu Marmara depremi demeyi tercih ediyor- birden fazla fay aynı anda kırılacak.

Yaltırak kafamdaki soruları yanıtlamak için beni pazar akşamüzeri İTÜ Maden Fakültesi’ne davet etti. Hükûmetin üniversiteleri uzaktan eğitime geçirme kararının ardından gerçekleşen randevemuza girerken öğrencilerin böyle bir zamanda yanyana çalışıp birlikte üretiyor olamayacağına hayıflanıyordum. Cenk Hoca ile geçirdiğim saatler kolektif çalışmanın bilim açısından ne kadar hayati olduğunun canlı teyidi oldu. Koskoca İTÜ Ayazağa kampüsünde ışığı yanan bir iki odadan birinde elektrikli soba eşliğinde saatlerce geliştirdikleri haritaların ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştı.

Haritaları anlamaya çalışırken kendimi inanması zor bir akademik çekişme hikayesinin ortasında buldum. Milyonlarca insanın kaderini ilgilendiren bir araştırma sahasında bilim insanları arasındaki kişisel ego ve hırsların hayat kurtarabilecek çalışmaların önüne geçmeyeceğine inanmak istiyoruz. Ancak Yaltırak’ın kendi fakültesi içinde yaşadıkları üzerinden anlattıkları yurttaşlar olarak daima ne kadar naif bir yerde bırakıldığımızı gösteriyor.

Elbette Cenk Yaltırak’ın burada anlattıkları onun versiyonu.

Prof. Dr. Celal Şengör’ü “Zor Konuşmalar” serisi için ağırlayarak kendisine de sorularımı yöneltmek isterim.

 İşin akademik arka planı için “şu an çok detay” diye düşünebilirsiniz ama bu ülkede işler nasıl yürüyor ya da yürümüyor’a dair çarpıcı bir hatırlatma bu konuşmanın bütünü. Yaltırak’ın asıl aciliyet arz eden uyarısı ise şu; AFAD ve İBB’nin değerlerine dayanarak yapılan bütün yeni binalar riskli çünkü kullandıkları fay haritası ve tarihsel ilişkiler büyük bir soru işareti.

 Sizleri Yaltırak ile yaptığım söyleşi ile baş başa bırakmadan önce son bir not daha düşeyim. Yaltırak koyu bir Kemalist. Öyle ki kendisini “Kemalist yerbilimci” olarak tanıtıyor. Söyleşiyi neden bu bilgiyle okumanızı istediğimi sonlara doğru anlayacaksınız. Aydınlanma 1923 Dergisi’nde 2002’de yayınlanan “Ulusu ve Cumhuriyeti Bekleyen Tehlike; Doğu Marmara Depremi” başlıklı makalesi nedeniyle başı o dönem epey ağrımış. O da başka bir söyleşinin konusu olsun.

“İki değil üç deprem oldu”

 -Maraş’ta birinci deprem dediğimiz o anda aslında iki deprem aynı anda oldu diyorsunuz. Herkes iki deprem diye açıkladı. Ama aslında 3 deprem mi oldu?

 Evet. 1999 depremi de öyledir mesela. Ama iç içe geçtikleri için onu göremiyorlar. Bunu görebilmeniz için çok hassas yer hareketi ölçen aletlere bakmanız lazım. Ground motion ölçen aletlere baktığınız zaman bunu görebilirsiniz.

Bir tane 7.4 oldu, bir tane 7.6 oldu aynı anda. İkisinin toplam enerjisi yaklaşık 7.8. Bunu tam hesaplamak için daha çalışmamız lazım ama üç aşağı beş yukarı böyle oldu diyebiliriz.

1999’de bir tane 6.9 oldu. Bir tane 7 oldu, sonra da 7.4 oldu. Bunlar arka arkayadır. 7.4 en büyük olduğu için diğerleri onun arasında kayboldu. Hala o depremi uluslararası kayıtçılar 7.6 olarak gösterir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz