Elif Hanım, “Komşumuz, bakın, yedi kişi altında kaldılar. Beş çocuk, anne, baba. Çok kötüydü hepsi. Sağ çıkan olmadı” diyor. Yalnızca kendi ailesinde 23 kişinin öldüğünü hüzünle paylaşan 44 yaşındaki, iki çocuk annesi Kaçakçı, ilk 3 gün yardım gelmediğini, açlık ve susuzluktan, geçen arabaları durdurup yemek ve su istediklerini ve depremin üçüncü günü iki ineklerini sattıklarını gözleri dolu dolu anlatıyor.
O bebek hala sıcaktı ama yardım olmayınca…
Çocukluk anılarının geçtiği evin avlusundaki AFAD çadırında gecelerini geçiren Elif Hanım, köyünün bir daha eskisi gibi olamayacağını söylüyor. Rüzgarı ve havasıyla bilinen, ağustosta bile serin olan Fevzipaşa’da yaşanan trajedinin tarifi yok. “Şu evden bebek çıktığında hala sıcaktı, annesi sıcaktı. Ama yardım olmadığı için, kepçe olmadığı için… İnsanların gücü nasıl yetsin bu taşları kaldırmaya? Hepsi montlarını giymiş, hepsi kapı ağzına gelmiş ama dışarıya çıkamamışlar. Annesi hamileydi. Çok güzel insanlardı” diyerek gösterdiği ev darmadağın olmuş. Kaçakçı o evin yanındaki evden bir tanıdıklarının cenazesinin Kuran-ı Kerim’e sarılmış halde bulunduğunu söylüyor. “Burada bir tanesi, kızı babasını çok seviyormuş. Bacaklarına sarılı çıkmış. Bebek annesinin kolunun altında çıktı. Şu evdeki çocuklar da ellerini başlarına koymuşlar. Öğretmenleri öyle söylemiş. Bu vaziyette donmuş halde çıktılar. Çok zor çok.”