Mehmet Yalçın: Bekaa’dan gelen şarap

Bir zamanlar PKK kamplarının bulunduğu, kurşunların havada vızıldadığı Lübnan’ın tekinsiz Bekaa vadisi, dünyanın en değerli şaraplarının da birinin vatanı. Vadinin şarapları ve üreticisi İstanbul’daydı…

Bekaa’dan gelen şarap

1990’lı yıllardı. Bugünlerde silah bırakmayı planlayan PKK’nın eylemleri doruğundaydı ve zamanın Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş kükremişti:

“Terör örgütünün Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki kamplarını yerlebir edeceğiz… Hava harekâtı an meselesi!”

O yıllarda içki yazarlığına yeni adım atmış genç bir gazeteci olarak Esquire dergisinde hafif mizahi bir yazı yazdım. Château Musar’ı anlattığım yazının başlığı, “PKK’nın şarapçı komşusu”ydu ve “Aman paşam, pilotlarınıza koordinatlar hassas verilsin, vadideki ünlü Musar bağlarına zarar gelmesin. Château Musar Avrupa sosyetesinin sofralarında baş şaraplarındandır, maazallah bir-iki bomba bağlara düşerse Avrupa’nın bütün kalantorlarını Türkiye’ye düşman ederiz…” cümleleriyle sona ediyordu.

Château Musar’ın sahibi Gaston Hochar, Türkiye’ye gelen şarapların büyük bir gala yemeğiyle tanıttı

Gerçekten de yüksek rakımlı, gündüzlerin bütün kavurucu sıcağına rağmen geceleri de sepserin olan vadi dünyanın en değerli şaraplarından birine evsahipliği yapıyordu. Gerçi bağların tek belâsı etrafındaki PKK kampları değildi, Lübnan iç savaşının hararetli günlerinde bazı yıllar asmaların üzerinde kurşunlar vızıldadığından hasat bile yapılamamış, bazı yıllar da şaraplar üzüm kasalarından şarapnel parçaları ayıklanarak üretilebilmişti. Lübnan Hıristiyanlarından Bordo eğitimli önolog Serge Hochar bu zorlu şartlarda üstelik de nefis bir şaraba imza attığı için şarap dergilerinde “Ylıın Adamı” seçilmiş, her vesileyle de onurlandırılmıştı.

Yıllanmış Musar’lar Türkiye’de

Beşiktaş’taki Shangri-La otelinin balo salonunda, yanımdaki sandalyede oturan orta yaşlı adam işte bu kahramanın, 2014’te ölen Serge Hochar’ın firmanın başına geçen oğluydu. Gaston Hochar, mikrofonu eline aldı ve Türkiye’nin şarap dünyasından yüzü aşkın konuğa şunları anlattı:

“3000 metre yüksekliğindeki dağların eteklerinde, bin metre rakımdayız. Vadinin iklimi, bağcılık için ideal. Üzümlerimizin bazıları da 4000 yıldan bu yana bölgede yetişen üzümler, taa Babil Krallığı’ndan kalma… Felsefemiz de günümüzün pek çok üreticisinden farklı. Şarapları üzüm kabuklarındaki doğal mayalarla mayalıyor, mümkün olduğunca müdahalesiz yapıyor, ancak uzun seneler mahzenlerimizde yıllandırdıktan sonra piyasaya veriyoruz. Bir Château Musar’ı mahzende 7 sene şişeli olarak eskitir, öyle çıkarırız. Yıllanmış şaraplarımız çok ilgi görür, nitekim 1956 rekoltesi kırmızılarımız bile şu an mahzenimizden alınabilir…”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Tarladan tezgaha kaos zinciri olasılığı artıyor: Ticaret savaşlarının gölgesi tarım ve gıdaya düşebilir

Son günlerde ABD ile Çin arasında tırmanan gerilim, yalnızca...

Yaklaşık 3 Milyar 91 Milyon Liralık Destekleme Ödemesi Hesaplara Aktarılıyor

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 3 milyar 91...

Sıcaklık düşüyor, yağış geliyor: Meteoroloji’den 23 kent için sarı alarm!

Meteoroloji'den alınan bilgiye göre 10 Mayıs 2025 Cumartesi günü...

Resmi Gazete’de yayımlandı: Türkiye genelinde tarım sayımı yapılacak

Cumhurbaşkanlığı, tarım sektörünün güncel durumunu tespit etmek ve sürdürülebilir...