Türk Tarımının bence en önemli sorunlarından biri plansız üretimdir. İç tüketimde yıllık olarak Ülkemizin ihtiyacı hangi üründe ne kadardır? İhtiyaç fazlası üretim olursa depolama, işleme, ihracat potansiyelimiz nedir? Buna göre iç tüketim ve ihracat potansiyeline göre hangi ürünü, nerede, ne zaman, nasıl, ne kadar üretmemiz gerekir?
Yeterli olmayan ürünler için nereden, hangi şartlarda temin edeceğimiz bir plan dahilinde tespit edilmelidir. Maliyetlerde belirsizlik olduğu için ürün fiyatlarında da belirsizlikler olmaktadır. Ürettiğimizi nereye hangi fiyatla satabiliriz? Ne kadar destek alacağız? Sonuçta üretici olarak hangi üründen ne kadar kar veya zarar edeceğiz? Bütün bu belirsizlikler içerisinde yapılan üretim Merhum Nasrettin Hocanın dediği gibi Göle maya çalmaya benzer.
Tarımsal üretimde en önemli eksiğimiz de kayıt tutulmamasıdır. Bir üreticimiz birkaç üründe hem bitkisel üretim yapıyor, hem de hayvansal üretim yapıyor. Normal şartlarda yılsonunda hangi üretimden ne kazandı veya ne kadar zarar etti? Çoğunlukla bu kayıtlar tutulmadığı için belki de zarar ettiği ürünü üretmeye devam ediyor. Bu da işin başka bir boyutudur.
Çiftçilik dünyanın her yerinde en zor ve en riskli meslektir. Riski ve sıkıntıyı en az seviyeye indirmek, hem üreticiyi, hem de tüketiciyi düşünerek tedbirler almak gerekiyor. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi ülkemiz tarımındaki gelişmeyi kimse göz ardı edemez. Ancak hala çözüm bekleyen sorunlar var. Ülkemizde şimdiye kadar Planlı Üretim yapılmadığından ürünün azlığı gibi bazen fazlalığı da sıkıntı veriyor. Satılamayan ürünler çöpe gidiyor.
5488 Sayılı Tarım Kanununun 7’nci maddesine dayanarak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik” 14 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yönetmelik, bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında üretimin planlanmasını kapsamaktadır. Ayrıca tarımsal üretimin planlanması uygulamaları, Bakanlığın ilgili merkez ve taşra teşkilatları ile Kurul, teknik komiteler, il/ilçe tahkim komisyonları, il/ilçe keşif komisyonları ve il/ilçe tespit komisyonları tarafından yürütülmesi öngörülmüştür. İl Komitelerine ilgili Resmi kurumların yanı sıra üretici temsilcilerinin de katılması planlanmıştır.
Yönetmelik kapsamında kurulacak olan Teknik Komiteler; Su kısıtı, sosyo-ekonomik koşullar, pazarlama olanakları, örgütlülük durumu, tarımsal altyapı, tarımsal sanayi durumu, depolama ve işleme kapasitesi, çiftçilerin mevcut alet ve ekipman varlığı, sulama durumu, münavebe, iş gücü olanakları, mera varlığı, otlatma kapasitesi, hayvan varlığı, su ürünleri üretim potansiyeli ve çiftçi deneyimleri göz önüne alınarak hazırlanacak rapor doğrultusunda ürün veya ürün gruplarında, üç yıllık dönemleri kapsayacak şekilde havza veya işletme bazında her yıl üretim planını hazırlayacak ve sulanan alanlarda en az üçlü, kuru alanda ise en az ikili münavebeyi içeren ekim nöbeti planı hazırlayarak Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüne sunacaktır. Merkezde kurulacak Kurulun onayı ile yürürlüğe girecektir.
Hayvansal Üretimle ilgili iklim koşulları, arazi yapısı, işletme büyüklüğü, mevcut hayvan varlığı, kaba yem ihtiyacının karşılanma oranı, mera varlığı, su ihtiyacı, nüfus projeksiyonları ile iç ve dış talep verilerinin değerlendirilmesi suretiyle hazırlanan planlar Hayvancılık Genel Müdürlüğüne sunulacak ve Kurulun onayı ile yürürlüğe girecektir.
Aynı şekilde Su ürünleri üretimi planlaması da kalkınma planları, orta vadeli programlar ve Bakanlık stratejik planları dikkate alınarak; arz ve talep dengesi, üretim, ihracat, ithalat, avlanabilir stok durumu, nüfus projeksiyonları, bilimsel çalışmalar, çevresel değişkenler ve sosyo-ekonomik etkenler ile uluslararası yükümlülükler ve istatistiki verilerin değerlendirilmesi suretiyle hazırlanan planlar Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne sunulacak ve Kurulun onayı ile yürürlüğe girecektir.
Stratejik ürünlerin, en uygun yerde üretilmesiyle birlikte, kaynak kullanımında optimizasyon, verimlilik ve tarımsal hasılada artış sağlanması, hasat döneminde üreticilerimizin pazarlama sorunu yaşamalarının önüne geçilmesi, refah düzeylerinin yükselmesine katkı sağlanması ve iklim değişikliği dikkate alınarak doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımı temin edilerek suyu merkeze alan bir üretim planlaması amaçlanmıştır. Böylece üreticimizi koruyup güçlendirirken, tüketicimizin de artan refahtan pay alması sağlanmış olacaktır.