İlker Ağın: Atatürk ve tarım

Bu yılın başında Atatürkçü Düşünce Derneği Bayraklı Şubesi’nin davetiyle Atatürk döneminde tarımda yapılanlar ve Atatürk’ün tarıma bakışını anlattığım bir sunumum olmuştu. Sonrasında farklı topluluklardan gelen davetler üzerine bu sunumu tekrarladım ve 1 Kasımda da Seferihisar’da Seferi Keçi Kültürevi’ nde olacağım.  Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yılında böyle bir etkinlik içinde olmak benim için ayrıca büyük mutluluk kaynağı.

Aslında pek çoğumuz o döneme ait ( 1923-1938 ) yapılanları, Atatürk’ün tarıma ve çiftçiye-köylüye verdiği değeri, söylediği veciz sözleri biliriz de bahsettiğim sunumu hazırlarken gördüm ki o dönemde yapılanlar aslında bildiklerimizin çok ötesinde derin bir birikim, dünyayı ve geleceği iyi okuyan bir vizyon,bütüncül bir bakış açısıyla sistemin tüm parçalarını zamanı geldiğinde yerine koyan dev bir organizasyon ve tüm bunları gerçekleştirecek bir liderlik iradesinin ürünü.

Eğitimini askeri alanda alan ve hiç şüphesiz bu konuda bir deha olan Mustafa Kemal Atatürk, yeni bir devlet kurması ve getirdiği çağdaş yönetim anlayışı ile aynı zamanda tartışmasız bir siyasi deha. Asker ve devlet adamı Atatürk aynı zamanda kendi ifadesiyle bir çiftçi.

Bağımsızlığın da temelinde iktisat yatar: Muhakkak tam bağımsızlığını sağlayabilmek için yegâne hakikî kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır.”

“Siyasi askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.”

“Ulusumuz burada elde ettiğimiz büyük zaferlerden daha önemli bir görev peşindedir. O zaferin kazanılması, ulusumuzun iktisat alanındaki başarılarıyla olanaklı olacaktır. Hiçbir uygar devlet yoktur ki, ordu ve donanmasından önce iktisadını düşünmüş olmasın.”

Kendi sözleriyle açıkladığı üzere mutlak bir ekonomik zafer için henüz Cumhuriyet ilan edilmeden çalışmalara başlıyor. Bu çalışmaların başlangıç noktası ise 17 Şubat 1923 te toplanan ve imzalanacak Lozan Anlaşmasının masada oturanlarına, dünyanın egemenlerine bir manifesto niteliğinde olan İzmir İktisat Kongresi.

İzmir İktisat Kongresi ile tarım politikasının temel ilkesi “Milli ekonominin temeli ziraattir” şeklinde belirlenir. Uygulanacak tarım politikasının başlıca dayanağı ise Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil(üretici) olan köylüdür” sözüne dayanır.

İzmir İktisat Kongresinde ,“Çiftçi Grubu” 96 maddelik bir metin sunar.

Bu isteklerin bir çoğu da köylünün üretim yapmasını engelleyen, yabancılara mahkum kılan uygulamaların kaldırılmasına yöneliktir.

-Aşar vergisinin kaldırılması,

-Tütün ekimi ve ticaretinin serbest bırakılması,

-Tütünde Reji İdaresi’nin kaldırılması,

-Tarımsal kredilerin düzenlenmesi,

-Hayvan hastalıklarıyla mücadele,

-Tarım alet ve makinalarının standartlaştırılması,

-Yüksek öğretim görenlerin bir süre köylere gönderilmesi gibi temel isteklerdir.

Henüz bir yıl sonra tarım, ayrı bir bakanlık olarak kurulur, 442 sayılı köy kanunu ve 498 Sayılı İtibar-ı Zirai Birlikler Kanunu çıkarılır.

1925 te aşar vergisi ve reji kaldırılır, Şeker Fabrikalarının kurulması kanunu kabul edilir, Ankara’da Gazi Orman Çiftliği’nin kurulma çalışmaları başlar, Bursa Dokuma Fabrikası açılır. İlk tohum ıslah istasyonları kurulmasını birkaç yıl içinde çeşitli ürünler için 17 Tohum ıslah ve tarımsal araştırma istasyonları daha kurulması izler. Tefecilere karşı, Ziraat Bankası A.Ş. şeklinde yapılandırılarak etkinleştirilir ve çiftçiye kredi, destek sağlayan bir yapıya kavuşturularak aynı zamanda Buğday alımı ile görevlendirilir.

“Köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları, verimli, modern, uygulamalı tarım merkezleri kurmak gereklidir.”

“Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum. Makinesiz tarım olmaz. Birleşiniz birlikte makina alınız.»

1926’da şekerpancarı üretimi yaygınlaştırılarak ilk şeker fabrikası olan Alpullu ve aynı yıl

Uşak Şeker Fabrikaları açılır. Hayvancılıkta ıslah çalışmalarının yapılması için 1926’da Hayvan Islah Kanunu çıkarılır.

İlk tarım sayımı 1927’de yapılır. Bünyan Mensucat(Dokuma) Fabrikası üretime başlar. Ankara ve diğer illerde 1927 de çıkan yasa ile veterinerlik okulları açılır. Doğu Karadeniz’de açılan tohumluk bahçeleri ve üreticilere dağıtılan fidanlarla günümüzde bölgeyle özdeşleşen çay ve fındık üretimi ilk kez teşvik edilir deneme üretimleri başlar. 1923 ten itibaren dört yıl içinde pamuk üretimi beş kat, tütün üretimi 34 kat artmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Ebru Erke: Türk çayı elden gidiyor mu?

Geçen hafta sonu 4. Rize Gastronomi Günleri için Rize’deydim....

1 milyar liralık destek ödemeleri çiftçilerin hesaplarında

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, tarımsal destek ödemelerine...

Kooperatiflerin faiz gideri yüzde 859 arttı

Faiz giderleri, Tarım Kredi şirketlerinin de dengesini bozdu. Tarım...

Rekolte düşüşü ve maliyetler üreticiyi zorluyor

Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, zeytin ve zeytinyağının Ayvalık'ın...