İnsanlar nefes aldığı sürece sağlıklı bir yaşam sürmek istiyor. Bunun aktörleri ise üreticiler. Fakat son yıllarda kapital sistemin etik değerleri bozması ve sosyal çürümenin hızlanması, pek çok üreticinin vicdanında hastalıklara yol açtı. Gıda güvenliği, halk sağlığının ötesinde ekonomik istikrarı sürdürmek, tarımsal sürekliliği sağlamak, uluslararası ticarette rekabet gücümüzü doğrudan etkileyen kritik bir konudur.
Gıda güvenliğini bozan, pestisitlerin yanlış ve aşırı kullanımı, halk sağlığını kötü etkilemekte, Türkiye’nin tarımsal üretimini ve ihracatını da olumsuz etkilemektedir. Zaten Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok ülke pestisit nedeniyle son dönemlerde Türkiye’den gelen bazı tarımsal ürünleri geri çevirmektedir. Bu durum, ülkemiz adına ihracatta itibar ve güven kaybına yol açmaktadır. Maalesef dış pazardan iade gelen ürünler iç pazara sürülmekte sofralarımıza girmektedir.
ESAS SORMLULUK ÜRETİCİDE
Ülkemizde pestisit kullanımına ilişkin hususlar 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile denetlenmektedir. Kanunun maddeleri ile uygulamalar kıyaslandığında caydırıcılığın yeterli olmadığı görülmektedir. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinden eli sopalı bir şekilde üreticiyi kontrol etmesi beklenmemelidir. Çünkü esas sorumluluk üreticiye aittir. Bu nedenle tarım sektöründe sadece cezaların uygulanması değil, üreticilerin doğru yöntemler kapsamında bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi, hataların önüne geçmek için kalıcı çözüm olacaktır.
Üreticilerin odağında ticari amaç değil, etik ve halk sağlığını koruma bilincine sahip bir sistemin kurulması büyük önem taşımaktadır. Çünkü gıda güvenliği temelde milli güvenlik meselesidir. Zaten tarımda gerçek başarı güvenli tarım yapabilmektir.
Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) kapsamında biyolojik mücadele, biyoteknik yöntemler ve dayanıklı tohum kullanımı gibi uygulamaları teşvik ederek pestisit kullanımını azaltmayı hedeflemektedir.
Bu sistem, çevre dostu ve sürdürülebilir tarımı destekleyerek üreticilerin alternatif yöntemler kullanmasını sağlamaktadır.
HORMON KULLANIMI
Bakanlığın 2024-2028 Stratejik Planı kapsamında, pestisit kullanımının azaltılması ve biyolojik mücadele yöntemlerinin yaygınlaştırılması için akıllı tarım uygulamalarını artırmayı amaçladığı görülmektedir. Bu kapsamda İhracatçı Birlikleri, Ticaret Borsaları, Ziraat Odaları ve ilgili diğer kuruluşlarla koordinasyon içinde çalışmalar yürütmektedir. Fakat bu mücadelenin başarılı olabilmesi için üreticilerin uyum sağlaması ve bilinçli hareket etmesi çok önemlidir. Diğer taraftan hayvancılıkta hormon kullanımı da insan sağlığını tehdit eden çok tehlikeli bir konudur. Gramajı artırmak ve kesimi hızlandırmak için verilen antibiyotikler, halk sağlığını hiçe sayan ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açan etik dışı uygulamalardır. Avrupa Birliği 2006 yılından itibaren büyüme hormonu kullanımını yasaklamış, Türkiye’de de benzer düzenlemeler getirilmiştir. Buna rağmen bazı üreticiler, kurallara aykırı yöntemlerle et ve süt üretiminde yapay müdahalelerde bulunmaya devam etmektedir.