Tarımda verimlilikle daha fazla/kaliteli üretip; ihracatıyla sermaye/tasarruf sağlayabileceğimiz potansiyele sahipken… Arz-talep dengesiyle enflasyonsuz bir piyasa yaratabilecekken… Çiftçiden tüketiciye, tarım sanayicisinden ihracatçıya herkese kazandırabilecekken…
***
Proteinini/vitaminini/enerjisini tükettiği besinden alan; Bu nedenle sağlıklı, bu nedenle sağlık harcamaları düşmüş, bu nedenlerle verimli bir toplum haline gelebilecekken…
***
“Tarımda kendimize yetiyoruz” diye övünmeyi tercih ediyoruz…
***
Bu tercihimiz/alışkanlığımız/ezberciliğimiz/kültürümüz nedeniyle…
Örneğin… 1930’lardan 1990’lara kadar, bolluğu ve ihracatıyla “sermaye birikimi” sağlıyordu balıkçılık sektörümüz…
Şimdi mi?
Komşu ülkelerin, “Yazılı ve doğal kurallara uyma ve verimlilik ve çaba kültürü” nedeniyle restoranda dahi 3 euroya tükettiği deniz ürününü, 3 tarafımız denizle çevrili olmasına rağmen 13 euroya bulamıyoruz balık pazarında…
***
Örneğin… “Buğdayın ana vatanıyız” diyoruz… Geçtiğimiz 2 yılda ekilen arazi miktarını 6.4 hektardan 7.3 milyon hektara, buğday üretimini de bu vesileyle 22 milyon tona çıkarmayı başarı olarak görüyoruz; Bu büyüklükteki bir arazide, verimlilikle 30 milyon tona yaklaşıp, kaliteyi de artırabilecekken…
Sert buğdayın kilosunu 11.5 TL’den değil, dünya ülkeleri gibi 6.7 TL’den; ekmeklik buğdayın kilosunu 9.5 TL’den değil, dünya ülkeleri gibi 6 TL’den temin edebilecekken…