The World’s 50 Best Restaurants yani Dünyanın En İyi 50 Restoranı Listesi’ni biliyorsunuzdur. Listedeki 51-100 numara arası restoranlar önceki hafta açıklanmıştı. Geçen salı akşamıysa 1-50 numara arasındaki restoranlar açıklandı.
Barselona’daki ünlü restoran Disfrutar’ın 2’nciliği açıklanınca Latin Amerikalıların sevinç çığlıkları duyulmaya başladı. Ben bunu güzellik yarışmalarında son 2’ye kalanların yan yana durduğu, heyecanın doruğa çıktığı anlara benzetiyorum… 2’ncinin ismi açıklandığı ve 1’incinin gözyaşlarına boğulduğu an… İşte bu da öyleydi. Bu yıl hikâyesini baştan yazan ve sunumda çığır açan Disfrutar’la, son yıllarda listenin ilk 10’unun gediklisi Central birinciliğin en büyük iki adayıydı zira…
Dinamik bir liste
Tüm bunlar olurken çoğu insanın gözü geçen yılın 1’incisi, Kopenhag’daki Geranium’u aradı listede. İlk 10, hatta ilk 50’de bile yer almaması şaşkınlıkla karşılandı. Ama elbette bunun mantıklı bir açıklaması vardı. Çünkü birkaç yıl önce alınan karara göre listenin başına yerleşen restoran bir daha asla listeye giremiyor, oy alamıyor. Bunu çok mantıklı buluyorum. Zira yıllar boyu ilk 10’da sürekli aynı restoranlar “Körlerle sağırlar birbirini ağırlar” usulü sıralamayı paylaşıyordu. Bu kural değişikliği sayesinde listenin durağan üst sıraları çok daha dinamik hale gelmiş, sıranın altındakilerin de önü açılmış oldu.