Türkiye’nin Net Sıfır yolculuğu elektrikten ulaşıma, sanayiden binalara
kadar tüm sektörlerde köklü dönüşümü şart kılıyor. En kritik adımlar
ise kömürden çıkış, yenilenebilir enerji atağı, binaların ‘uyuyan dev’
potansiyelinin harekete geçirilmesi ve ulaştırmada elektrifikasyon.”
■ Elektrik: Net Sıfır senaryosunda emisyonlar her yıl ortalama yüzde 6,5 azalabiliyor. 2053’e gelindiğinde elektrikten kaynaklı emisyonlar yüzde 84 düşüyor. Bu dönüşüm için en büyük kalem, santral yatırımları.
■ Sanayi: Çelik, alüminyum, çimento, gübre ve kimyasallar başta olmak üzere tüm sektörlerde teknolojik dönüşüm şart. Sanayinin Net Sıfır hedefi için 8,3 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Çimento, süreç emisyonları nedeniyle kritik bir odak alanı.
■ Ulaştırma: Elektrikli araçlara hızlı geçiş ve demiryoluna kayış sayesinde, 2053’te ulaştırmadan kaynaklı emisyonlar 2025’e göre yüzde 52 azalabiliyor. Üstelik dönüşüm, uzun vadede tasarruf da sağlıyor.
■ Binalar: Raporun en kritik noktası ve en büyük maliyet kalemi binalar. Prof. Duygu Erten’in ifadesiyle, “uyuyan bir dev.” 200 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı var. Yeni binaların “Neredeyse Sıfır Enerjili Bina” standardında inşa edilmesi, eski binaların yenilenmesi ve ısınmada elektrifikasyon sayesinde, 2045’ten itibaren bina kaynaklı emisyonların sıfırlanması mümkün.
■ Tarım: Gübrede biyogaz kullanımı, makinelerin elektrifikasyonu, sığır yetiştiriciliğinde verimlilik artışı gibi adımlar sayesinde 2053’te emisyonlarda yüzde 30’un üzerinde düşüş sağlanabiliyor.
Türkiye’nin önünde zorlu ama bir o kadar da kritik bir yolculuk var: 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşmak. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) hazırladığı “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2053’te Net Sıfıra Doğru” başlıklı rapor, bu yolculuğun bilimsel arka planını ortaya koyuyor. Çalışma, Türkiye’nin önümüzdeki 30 yılda hangi adımları atması gerektiğini, hangi sektörlerde hangi dönüşümlerin mümkün olduğunu ve bu dönüşümlerin maliyetlerini ortaya koyarken; aynı zamanda ülkenin iklim hedefl eriyle uyumlu bir ulusal katkı beyanı (NDC) hazırlamasına da katkı sağlamayı hedefliyor.
2021 zirvesi ve 2025 kırılma noktası
Türkiye, 2021’de Paris Anlaşması’nı onayladı ve 2053 için Net Sıfır hedefini ilan etti. Ancak bugüne kadar verilen azaltım taahhütleri, bu uzun vadeli hedefl e uyumlu değil. Mevcut NDC, emisyonlarda “artıştan azaltım” yaklaşımı üzerine kurulu. Oysa İPM’nin çalışması, emisyonların artık mutlak olarak azalması gerektiğini ortaya koyuyor. İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin’in sözleriyle: “2021’in emisyonların tepe noktası olarak korunması ve 2025’ten itibaren hızlı bir düşüşün başlaması şart.” Bu da Türkiye’nin, önümüzdeki on yılı kayıpsız geçirmesinin, gelecekteki her adımı belirleyeceği anlamına geliyor.