Didem Eryar Ünlü: Sütaş’tan “Bölgesel Kalkınma Modeli”

0
333

Sütaş’ın “Çiftlikten Sofralara” iş modeli; yarattığı sosyo-ekonomik etkiler ve kapsayıcılığı ile “Bölgesel Kalkınma Modeli” niteliği taşıyor. Sütaş’ın Karacabey, Aksaray ve Tire’den sonra Bingöl Entegre Tesisleri’nde faaliyetlerine başlamasıyla birlikte bölgede GSYH yüzde 40 artması bekleniyor. Sütaş’ın iş gücü niteliğinde gelişim, hane gelirlerinde artış, dışarıya göçün durması, nitelikli nüfusun geriye dönmesine katkı sağlamak gibi çok önemli hedefleri var.

Sütaş’ın “Çiftlikten Sofralara” iş modeli; yarattığı sosyo-ekonomik etkiler ve kapsayıcılığı ile “Bölgesel Kalkınma Modeli” niteliği taşıyor.

Şirket; Karacabey, Aksaray ve Tire’den sonra 4. entegre tesisi olacak Bingöl Entegre Tesisleri’ne 2020 yapılan yatırımın Bingöl ve çevresine olan etkilerini incelediği bir rapor hazırladı. Bingöl Bölgesel Etki Analizi Raporu’na göre Sütaş’ın faaliyetlerine başlamasıyla birlikte bölgede GSYH yüzde 40 arttı. Bunun yanı sıra; bölgede üretim teknolojisinde değişim, işsizliğin azalması, iş gücü niteliğinde gelişim, hane gelirlerinde artış, dışarıya göçün durması, nitelikli nüfusun geriye dönmesi, gelir dağılımında dengelenme ve sosyal ve kültürel dönüşümün hızlanması gibi bölgeyi önemli ölçüde değiştirecek gelişmeler bekleniyor.

Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz ile Sütaş’ın iş modeli ile yaratmayı hedefl ediği sosyal ve ekonomik faydayı konuştuk:

Sadece sütçülük modeli değil gıda sistemlerinin dönüşümü

“Çiftlikten Çatala modeli, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat kapsamındaki en önemli stratejilerinden biri ve gıda sisteminin bütününü dikkate alıyor. Bizim iş modelimiz bu stratejinin tam bir mikro örneği aslında. ‘Çiftlikten Sofralara’ entegre iş modelimiz ile tüm üretim süreçlerini entegre ediyor, izliyor ve denetliyoruz. Sütaş bu sene 48. yılını kutluyor. 48 yıldır, ‘sadece süte, sütçülüğe odaklıyız ve buna yatırım yapıyoruz’ diyerek, işimizi nasıl daha fazla geliştiririz, nasıl daha fazla entegre hale getiririz, nasıl doğaya, insana daha saygılı, daha adil bir sistem kurarız diye çalışıyoruz. Sadece sütçülük yapmıyoruz, hem yenilenebilir enerjide, hem gübre sektöründe aktör olduk.”

Verimliliğin anahtarı: Ölçek, teknoloji ve bilgi

“Tüketicilerin doğallık beklentileri gün artıyor. Biz hayvan yeminden, toprağın sağlığına kadar her şeyi kontrol altına alıyoruz. Sadece kendi çiftliklerimizde değil, bize süt veren çiftçilerin de ne yaptığını takip ediyoruz. Süt fabrikalarımız hem teknolojisi, hem hijyen standartları, hem izlenebilirliğim tam olarak sağlanabilmesi yönleriyle her türlü standarda uygun. Bingöl, Karacabey, Tire ve Aksaray’da dört kampüsümüz var. Türkiye’deki süt hayvancılığı yapan çiftçilere eğitim veriyoruz. İneklerinin sağlıklı yem bitkileri ve kendi tesislerinde ürettiği doğal yemlerle beslenmesini sağlıyor, böylece sağlıklı ineklerden besin değeri yüksek kaliteli süt elde ederek ürünlerinin güvenilirliğini ve doğallığını güvence altına alıyoruz. Çiftliklerimizde, AB’nin hayvan refahı mevzuatı kapsamında uygulamalarımızı sürdürüyoruz. Ambalajlarımızın üzerinde ürünlerinin besin değeri ve güvenilirliğine ilişkin tüketicilerini bilgilendiren ve bilinçlendiren daha fazla içerik paylaşmayı hedefl iyoruz. 22 bin üretici ile çalışıyoruz. Sözleşmeli çalıştığımız bitkisel yem üreticisi 600’ün üzerinde. Hedefimiz süt üreticilerinin verimliliğini artırmak. Tarım Türkiye’de de, dünyada da zordu. İklim değişikliğinin etkisiyle daha da zor olacak. Bu noktada eğitim işi çok önemli. Türkiye’deki tarım ile ilgili en önemli sorunlardan biri ölçek. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, her işimizi verimli yapmamız lazım. Verimliliğin anahtarı ise, ölçek, teknoloji ve bilgi. Burada bizim gibi şirketlere çok önemli bir rol düşüyor; çünkü büyük bir ekosisteme dokunuyoruz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz