Köy, toprak, tarım, buğday, koyun, kuzu deyince içinde bir şeyler hissetmeyen, kalbi titremeyen var mı?
Kentte oturan (çoğu köy kökenli bile olsa) kent insanı köyü neden unuttu öyleyse?
Köyüm derken kalbiniz titriyorsa köy ürünlerini, topraktan katkısız gelen yerel tarımsal üretimi desteklemek için neyi bekliyorsunuz?
Köylümüzün elinde yetişen ürün köyden köye değişse de nohut, kuru fasulye, kuru biber, kuru bamya gibi ürünler var. Hala kavun bitmedi. Cennet elması yeni toplanıyor. Kırmızı biberden salçaya pek çok mamül de bol miktarda bulunuyor.
Kendi köyünüze veya yakın bir köye gidin. Gözünüz göre göre içinize sine sine kışlık alışverişinizi yapın. Kim ne üretti bilemeyiz diyorsanız üretici köylerde kurulan kadın kooperatiflerine ulaşın. Aradığınız tüm ürünleri bulabilirsiniz.
Çoğu kişi köy ürününü nedense pahalı buluyor. Onlar fabrikasyon üretim yapmıyor, Ürünlerin çoğu küçük aile işletmelerinden alınıyor. Dev bir üretim tesisi ile karsilaştırılmaları hiç de doğru değil. Unutulmamalı ki o kooperatifler ve köylerdeki üreticilerde yaşam mücadelesi veriyor. Çocuklarını okutuyor. Bir de ucuz ürünlerdeki hileleri de unutmamak gerek.
Her hafta sonu farkli ilçelerimizde, köylerimizde yörük şenlikleri, yerel ürünler festivalleri düzenleniyor. Denizlimiz surekli köylerinden gelen köy ürünleri ile buluştu. Üreticilere katkı sağlayan festivallerin her ilçemizde düzenlenmesi, aralıklı olarak il merkezinde de her ilçenin sırayla köy ürünleri festivalleri düzenlemesi kent insanının aracısız köy ürünlerine ulaşmasını sağlayacak ve kırsalın gelirini artıracaktır