Küresel ısınma, kuraklık ve kıtlık yakın bir gelecekte dünyayı kasıp kavuracak.
Kavurmaya da başladı.
Bazı bölgelerimizde başta zeytin, üzüm, incir olmak üzere ürünlerimizin tamamına yakını kuraklık ya da hastalık nedeniyle ciddi anlamda zarar gördü. Zeytin ve zeytinyağı fiyatı üçe, dörde katlandı.
Daha da vahimi kirlenmemiş akarsu ve bilinçsiz gübre kullanımı nedeniyle zehirlenmemiş toprak kalmadı. Köyler yok olma noktasına geldi, kırsalda yaşam ve üretim adeta durdu!
Madalyonun bir yüzünde böylesine bir karamsar tablo söz konusu ama öteki yüzünde umut var.
Yeterince petrolümüz, doğal gazımız ve diğer yeraltı zenginliklerimiz olmasa da aynı anda dört mevsimin yaşandığı mükemmel bir coğrafyaya sahibiz. Bir yanda kuraklık varken öte yanda bol yağış, bir yanda kar varken öte yanda güneş var.
Böylesi bir avantaja kaç ülke sahip ki ne olur kıymetini bilelim…
Akıllı tarım
İşte böylesi bir süreçte Milli Eğitim Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bir süre önce çok önemli bir adım atıldı.
“Köy Yaşam Merkezleri İş Birliği Protokolü” çerçevesinde köyler yeniden yaşam bulacak ve bu olası zor döneme yeterince hazırlıklı girecektik.
28 Şubat sürecinde kapatılan köy okulları yeniden açılacak, şehirlerde çok zor koşullarda yaşam mücadelesi veren köylülerimiz, köylerine yeniden dönecekti.