Gürkan Akgüneş
Çiftçi, aylar hatta yıllarca emek verip gözü gibi baktığı ürünlerden bir birim kazanıyorken, tüccar ya da son satıcı, çok kısa bir zaman içinde 3-4 birim para kazanabiliyor. Böyle bir tabloda da kırsalda üretim çatırdarken, kentlerde ise mutfak yangını artıyor.
Tarımda öyle akıl almaz bir denklemle karşı karşıyayız ki, bu denklemi çözmeye hiçbir matematik kuramı yetmez!
Normalde bir ülkede gıda fiyatları yükseldiğinde, o gıdayı üreten çiftçilerin de refahının artması beklenir. Ama bizde durum tam tersi.
Bir yanda geniş halk yığınları, market ve pazarlardaki gıda fiyatlarının yükselmesinden yakınıyor. Diğer yanda, o gıda ürünlerini üreten çiftçiler ise, ürünlerinin para etmemesinden…
İşte Hatay’da yaşananlar… Türkiye’nin narenciye üretiminde ciddi bir paya sahip ilde, şu an mandalinalar dalında çürümeye bırakılmış durumda. Nedeni ise alıcıların verdiği fiyatın, hasat masrafını bile karşılamaması.
Hatay’da mandalina için üreticiye teklif edilen kilo alım fiyatı; 4-5 liraya kadar düşmüş. Oysa ki bu satırların yazıldığı sırada, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın fiyat takip uygulamasına (marketfiyati.org) göre, zincir marketlerde mandalinanın en düşük satış fiyatı 30 TL. Hatta marketlerde kilo fiyatı 70 TL’ye kadar çıkan mandalina çeşitleri dahi var.
Yani tarlada 5 lira olan mandalina, markette-pazarda ortalama 50 lira. Benzer tablo, diğer sebze-meyve ve tahıllar için de geçerli. Marul yetiştiren de da alım fiyatlarından yakınıyor, kabak yetiştiren çiftçi de. Sosyal medya hesaplarından, zararı karşılayamadıkları için, “artık tarımı bıraktığını” ilan eden birçok üretici var.
Hatta bu yazı için görüştüğüm İzmir Kınık Ziraat Odası Başkanı Halil Yılmaz, bölgedeki pamuk üreticilerinin, bu yıl tarlalarını hasat etmemeyi seçtiklerini anlattı. Hasat maliyeti olan; dekarda 2 bin 500 TL’yi bile karşılayamayacak duruma gelmiş üreticiler. Domatesten de zarar etmişler, kıvırcıktan da. Ama biz büyük kentlerde yaşayanlar, tarladaki fiyat kırılımını, her nedense pazar ve marketlerde hissedemiyoruz.
Peki kim kazanıyor?
Çünkü mevcut düzende kazanan hep, aracılar, tüccarlar ya da son satıcılar oluyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) ekim ayı raporunda bu tablo apaçık ortada.
Mesela marul. Üreticiden ortalama 17 liraya alınmış. Marketlerde ortalama 58 liraya satılmış. Yeşil soğan… Tarladan 14,90 TL’ye çıkıp, markete ulaştığında 48,47 TL olmuş. Patatesteki fiyat farkı çok daha astronomik. Üreticinin kilosunu ortalama 5,25 TL’ye satabildiği patates, market raflarında ortalama 25,35 TL’ye satılmış. Çiftçinin kilosunu 39 liraya sattığı kuru fasulyenin fiyatı ise marketlere geldiğinde 116 liraya yükselmiş.

