Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın, Dünya Gıda Programı ile Türkiye’nin stratejik stok merkezi olması çalışmalarını son derece önemli ve değerli buluyorum. Buradan hareketle, gıdada yeterliliğini ve ülke gıda stoklarını, belki de tarihte hiç olmadığı kadar önemli kılan nedenleri sıralamak istiyorum:
-Tarım ve gıda ticaretinde giderek artan uluslararası kısıtlamaların, Trump’ın başkanlığı sonrasında zirve yapması ve yapmaya devam edecek olması,
-İklim değişimi, neredeyse herkesin kabul ettiği ancak birlikte harekete geçme noktasında hala yerinde sayması, Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi ve COP zirvelerinin sadece verilen vaatlerden ibaret kalması,
-Kırsal nüfusun hızla azalması ve yaşlanması,
-Doğal kaynakların sürdürülemez boyuta yaklaşması,
-Dünyada gıdanın hala üretimden çok paylaşım sorunu olması, zenginlerin aşırı tüketim ve israfları karşısında açların sayısının sürekli artıyor olması (burada hemen akla Che Guevara’nın “Fakire sürekli yetinmeyi öğretmeyin, fakir zaten yetinmeyi biliyor. Zengine öğretin ki paylaşmayı bilsin…” sözü geliyor),
Gıda milliyetçiliğinin, korumacılığın, lojistik yollara hâkim olma hırsının, kutuplaşmanın, krizlerin ve savaşların, üçüncü dünya savaşı ihtimalinin artması.
Bugünün yüksek teknolojili savaşlarında gıdanın da etkili bir silah olarak kullanılıyor olması, savunma sanayisini ve gıdayı stratejik açıdan en üst düzeye çıkartıyor.
Küresel gıda lojistiğindeki gelişmelere son iki yazımızda değinmiştik. Yeterlilik konusunda ise bu ay yayınlanmasını beklediğimiz “Bitkisel Ürün Denge Tabloları” sonuçları üzerinden değerlendirme yapacağımızı belirterek, gıda güvencesinin bir başka önemli sac ayağı olan depolama konusuna bu yazımızda yer ayıracağız.
Lisanslı depoculuk büyüyor
Tarımsal pazarlamanın önemli bir fonksiyonu olan depolama, tarım ürünlerinin arz edilecekleri zamana kadar, uygun şartlarda, besin değerlerini en üst düzeyde korumaları anlamını taşır.
Örneğin, Adana ve Mersin’de üretilen limon, ülkemizin en büyük soğuk hava depoları olarak bilinen Kapadokya Bölgesinde, aylarca, tüf kayalara oyulan doğal ortamlarda depolanır. Ayrıca yoğun enerjinin kullanıldığı modern soğuk hava depolarında da meyve ve sebzeler korunur.
Üç milyona yakın tarımsal üreticimiz ve az sayıda aracı, kısa süreli hasat döneminde elde ettikleri ürünleri, tüm yıl boyunca, yüz milyonları bulan iç ve dış tüketicinin taleplerini karşılamak üzere, depolanmasını sağlar. Bu süreçler, arz ve talebi dengeleyerek fiyatların aşırı dalgalanmalarını önler. Bu sayede hem üretici hem de tüketici mağduriyeti en aza indirilmiş olur.
Stratejik açıdan daha önemli olan ve son yıllarda kapasiteleri sürekli artan lisanslı depolarımızın kapasitesi 12 milyon tonu aşmış bulunuyor. 2025’ten itibaren lisanslı depo kira destekleme oranının %75 olarak belirlenmesi, depolayan açısından büyük bir avantaj sağlamaktadır.