AKP iktidarında zengin daha zengin oluyor, varlıklı sınıfın geliri yıldan yıla artarken, 2022’de son on altı yılın en yüksek değerine ulaşıyor.
AKP’li bazı eski Bakanların çocukları…
Gelip, babalarından özür diliyor:
“Baba kusura bakma, biz artık AKP’ye oy vermeyeceğiz!…”
Senaryo değil, birebir gerçek olay.
Babalar şaşkın, soruyor:
“Neden?..”
Pek çok gerekçeden bir kaçı öne çıkıyor:
“-Adaletin yerine gelmeyişi,
-Yolsuzluk iddiaları ve o iddialar karşısında hiç bir işlem yapılmayışı,
-Yönetimin cahil ve beceriden yoksun insanların eline düşmesi,
-Derinleşen yoksulluk”.
Hepimizin her gün tanık olduğu nedenler.
Buna son günlerde yeni bir gerekçe ekleniyor:
“Seçimi kaybederse, iktidarın muhalefete teslim edilip edilmeyeceği lafları”.
Bu dedikodular hem AKP’li Bakanlardan, hem Erdoğan’dan kaynaklanıyor. Erdoğan’ın sözü malum:
“Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse, benim milletim bu ülkeyi ona teslim etmez”.
Bakan çocuklarıyla ilk kez oy kullanacak gençler ve elbette halkın büyük çoğunluğu buna şiddetle itiraz ediyor.
Oysa neler demişti
Artık sürpriz değil. Erdoğan dün söylediğinin tam tersini bugün yapıyor ya da söylüyor.
Geçmişte çeşitli zamanlarda söylediği şu sözlerin sayısız örnekleri var:
“-Sandık bizim namusumuzdur, sandık milli iradenin aşılmaz, sarsılmaz, yıkılmaz kalesidir.
-Demokrasi halktan güç kazanıyor, biz buna milli irade diyoruz. Milli irade nasıl tecelli ederse, buna herkesin saygı duyması lazım”.
Kendisi kazandığında “milli irade kutsal”, başkalarının kazanma olasılığı güçlenince, bin dereden su getirme yarışı…
Özlem Hanım, Mustafa Bey
Bazı Bakan çocukları gibi, AKP’de darbe saçmalıklarına karşı çıkan iki önemli isim var:
Meclis Başkanı Mustafa Şentop ve AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin.
Erdoğan’ın sözü sorulduğunda, Özlem Zengin:
“Sandıktan kim galip çıkarsa, odur. Bütün kararı milletimiz veriyor. Karar sandıktan çıkar. Seçime varım demek, kazanmaya da kaybetmeye de varım demek. Seçime giren hem kazanmaya, hem kaybetmeye kendini hazır hissederek buraya geliyor. Kaybedene göre, şartlar değişmiyor. Sandıktan çıkmadan iktidar olamazsınız, bu kadar açık ve net”.
Mustafa Şentop ise, saatin günde iki kez doğruyu gösterdiği gibi, bu kez doğru konuşuyor:
“Seçim seçimdir, darbe ve müdahale, müdahaledir. Türkiye’de seçim sonuçları milletimiz tarafından demokratik olgunlukla kabul edilmiştir”.
AKP’de önemli siyasi sorumluluk taşıyan iki önde gelen isim korku yaratmaya dönük iklime itiraz ediyor. Daha ne desinler?..
Çocuklarından, AKP’nin büyüklerine uzanan itiraz.
Yirmi yıldır, onca uğraşa rağmen, sayısız kez çiğnenmiş olsa bile, beklenmedik yer ve zamanda uç veren demokrasi kültürü.
Patatesin, soğanın arkası
İtirazın bir başka temel nedenini TÜİK açıklıyor.
Erdoğan bir mitingde:
“Liderinizi patatese, soğana kurban etmeyin”. Cami avlusunda miting de yapsa, kürsüye elinde Kur’an – ı Kerim’le ve seccadeyle de çıksa, dini istediği kadar siyasete alet de etse, kamu kurumları AKP’nin arka bahçesi gibi çalışsa da… Patates ve soğanın arkasındaki tablo Erdoğan’ın kaybedeceğini bir kez daha gösteriyor.