Her ne kadar genellikle ekonomik anlamda fakirleşmeden bahsedilse de ne yazık ki ülkemizde kültür, gelenek, mutfak zenginliği, yöresel âdetler, araştırmacılık, eğitim, bilim ve bilgi birikimi gibi alanlarda da fakirleşiyoruz. Çiğköfte bu acıklı durumun bir örneği. Buzdağının denizin üzerinde kalan küçük kısmı.
Çiğköfte ülkemizin muhtemelen en zengin ve leziz mutfağı olan Güneydoğu mutfağının ayrılmaz bir parçası. Sadece bir yemek değil. İnsanların yaşantısına yön veren önemli bir kültür unsuru. Köklü bir mazisi var. Hazırlanması, yenmesi ve artakalanının değerlendirilmesi etrafında belirli kavramlar gelişmiş ve ritüeller geliştirilmiş. Farklı il ve yörelerde çiğköfte yapımı ufak farklılıklar gösteriyor. Ama değişmeyen bir ortak bileşen var: Etle hazırlanması.
Çiğköfte etle o kadar bütünleşmiş ki Adıyaman’da çiğköfte için aslında ‘etliköfte’ tabiri kullanılıyor. Bunun yanında ‘çiküfte’ şeklinde ağız söyleyişi de mevcut. Bu konuyu merak edip derinlemesine öğrenmek isteyenler için harika bir makale de var. İki değerli öğretim üyesi, Muhammet Fatih Alkayış ve Serdal Yerli konuyu araştırmış. ‘Adıyaman’da Bir Kültür Unsuru Olarak Çiğköfte’ isimli bir makale yazmışlar. İki öğretim üyesi de Adıyamanlı ve makalelerinde belirttikleri gibi ‘çiküfte’ kültürlerine o kadar işlemiş ki adeta kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olmuş. O kadar derine inmiş ki ahbap ve arkadaşları Muhammet ve Serdal beylerden çiğköfte yoğurmalarını bekliyor ve onlar da severek hazırlıyorlar. Makalede belirttikleri gibi “Günümüzde etsiz olarak yapılan ve ticari amaçla satılan çiğköfte turu sonradan ortaya çıkmış olup gerçek Adıyaman çiğköftesinin tadını vermemektedir”.
Ne güzel diyeceksiniz. Ama bir dakika duralım ve kendimizi eleştirelim. Nasıl oldu da tüm Güneydoğu’da bu kadar önemli bir kültür unsuru olan çiğköfte etsiz hazırlanır hale geldi? Nasıl oldu da ülkemizde çiğköftenin etle yapıldığını bilmeyen bir nesil var? Nasıl oldu da
gerçek çiğköfteyi tanımlamak için etli çiğköfte demeye başlandı?