İklim değişikliği beraber artan aşırı doğa olayları, sürdürülebilir tarımda da gelecek kaygısını meydana getiriyor. Sürdürülebilir tarımın süreci nerede yakalayacak” endişesi aslına bakılırsa eyleme geçmekten uzak bir kafa yapısının doğmasına neden oluyor. Tüm bunlar karşısında son yıllarda popülaritesi artan doğa teknolojisi yatırımcılığı tarımda refahın habercisi olabilir mi?
Doğa ve sağladığı her şey, yaklaşık 44 trilyon dolarlık ekonomik değer üretimine, yani dünyanın toplam GSYİH’sinin yarısından fazlasına tekabül ediyor. Ayrıca Dünya Ekonomik Forumu›nun Küresel Riskler Raporuna göre dünyadaki ekonomik çıktının yarısı tam olarak işleyen doğal sistemlere bağlı. Ancak biyoçeşitlilik ve tüm ekosistemler önümüzdeki 10 yıl içinde çöküşün eşiğinde. Tam da bu noktada doğanın korunmasını ve muhafaza edilmesini hızlandırmaya hizmet eden her türlü teknolojiyi kavrayan doğa teknolojisi devreye giriyor.
Yatırımcının yükselen yıldızı
Doğa teknolojileri yatırımcılar için yükselen bir yıldız olduğunu kanıtlıyor. Sektör 2022 yılında 1.6 milyar dolarlık risk sermayesi fonu aldı ve küresel iklim teknolojisi finansman trendlerinin analizinde uzmanlaşmış bir şirket olan CTVC, doğa teknolojisi gibi pazarların 2024 ve 2025 yıllarında büyümeye devam edeceğini öngördü. Peki, sektörün parlak geleceği göz önüne alındığında, doğa teknolojileri sürdürülebilirliği nasıl dönüştürebilir?
Doğa teknolojisi büyük ölçüde, doğal dünyayla ilgili gelecekteki potansiyel sonuçları izlemek, takip etmek ve modellemek için birlikte çalışan yapay zekâ ve uydu verilerinden oluşuyor. Halen sahada görev yapan çalışanlarla birlikte çalışan bu teknoloji, yıkıcı doğal afetlerden ormanların yok edilmesine ve kaçak avlanmaya kadar her şeyi durdurma ve hatta önleme potansiyeline sahip.
Öncelikle uydulardan, insansız hava araçlarından ve yerel kameralardan alınan görüntüler ve veriler daha sonra yapay zekâ tarafından analiz edilerek eğilimler belirlenebiliyor. Uydulardan elde edilen biyoçeşitlilik ve arazi yönetimi verileri doğa teknolojisinin başarısı için vazgeçilmez olma özelliğine sahip. Dünya yörüngesindeki 3 binden fazla uydudan elde edilen yüksek çözünürlüklü görüntüler, ormansızlaşma gibi doğal kaynaklarda meydana gelen tahribatı gerçek zamanlı olarak gösterebiliyor.