Selami Türkoğlu: Gıda mücadelesi ama nasıl?

Yıllardır bir mücadele veriyoruz.

Helal beslenme diyoruz, gıda güvenliğini hatırlatıyoruz, toplum sağlığını önceliyoruz. Amacımız ülke insanının, hak ettiği hayat standardını yaşamaya başlaması…

Gıda güvenliği diyoruz ama bunun önemli unsurlarını gözden kaçırıyoruz. Peki, gıda güvenliğinin ne gibi unsurları olabilir ki?

Arz edeyim…

Eğitim…

Bilinçli bir üretim ve tüketim kültürünün oluşması için eğitim sisteminin eksiksiz işlemesi gerekmektedir. Türkiye’de eğitim sistemi hak üzerine olmaktan ziyade menfaat sistemi üzerinden ilerlemekte. Hâl böyle olunca toplumda “gemisini kurtaran kaptanlardan” geçilmiyor. Hatta çıkarlarını muhafaza etme konusunda “kendisine değemeyen yılanların bin yaşaması” için dua seansları yapanlara bile şahit olabilirsiniz.

Helal hassasiyeti…

Bu konu yaşamın tamamında en özel ve önemli yere sahiptir. Beslenmede, çalışmada, gezmede, yazmada, okumada, sağlıkta, eğitimde, tarımda… Her yerde “helal hassasiyetine” sahip insanlar yetiştirmek zorundayız. Sadece kendi çıkarını önceleyen, kendi çıkarları için yaşayan insanlar kadar kötü bir insan türü yoktur. Bu tür insanların iflah olması için ıslah edilmesi; rehabilitasyona tabi tutulması gerekiyor. Her türlü emek verilmesine rağmen kazanılamayanlar ise toplumun kalanını kurtarabilmek adına tecrit edilmeli.

Zira inancımız ve insani vazifelerimiz bize sosyal olmayı, cemiyet haklarına riayet etmeyi öğütlemektedir. Bunun diğer bir tarifi ise “kul hakkı” hassasiyetidir.

Satın alma gücünün zayıflaması…

İnsanlar standart üstü kazanca sahip olabilmeli ki güvenli ve helal gıda ürünlerine kolay ulaşabilsin. Bugünkü şartlarda böyle bir standarttan bahsetmek zor! Ama ne yapıp ne edip bu standardı bir an önce oluşturmalıyız. Eğer kendi insanımızı kendi ellerimizle zehirlemek istemiyorsak, dün dünyaya adaletiyle hükmeden bir topluluğun bugün canavarlaşmasına güz yummak istemiyorsak insanlara hak ettikleri hayat şartlarını sağlamak zorundayız.

Biz satın alma gücünün artırılması gerektiğini savundukça gelir adaletsizliğiyle ilgili açık büyüyor! Demek ki bir şeyler ters gidiyor. Ortada bir yanlış var!

Son gelen bilgilere göre “süper zenginlerin servetleri üç kat daha hızlı artmış”. Evet!.. Dünya Küresel Eşitsizlik Raporu’na göre milyarderlerin serveti geçen yıla oranla 2 trilyon dolar fazlalaştı! Dünya genelinde süper servet sahibi 10 kişi dünya kaynaklarının yüzde 70’ine hükmediyor. Ne kadar acı! Türkiye’de de durum bu kadar iç karartıcı olmasa da buna yakın seyrediyor. Bu ne anlama geliyor? Fakirler/yoksullarla zenginler arasındaki uçurum gittikçe büyüyor!

Böylesi bir ortamda adaletten bahsetmek zor; sağlıklı beslenmekten, gıda güvenliğinden, helal gıdadan dem vurmak sadece laf kalabalığı olacaktır!

Kendi insanımızın satın alma gücünü artıracak derecede bir ekonomik sistem kurmalıyız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Dünya Tarımı İzmir’de Buluşuyor

Türkiye’nin en büyük ve Avrupa’nın dört büyük tarım ve...

“Burası bildiğiniz okullardan değil”; Eskişehir’deki AB destekli Yeryüzü Ekoloji Okulu nedir?

https://youtu.be/mT5ritYF-tU?feature=shared "Bir çocuk bizim burada domates bitkisini görünce şaşkınlıkla ‘Domates...

Hazine Bakanından gıda perakendecilerine tam saha “zam yapmayın” presi

Ramazan ayı yaklaşırken hükümet perakendecilerin zam yapma ihtimaline karşı...

Kantec, ‘Kelebec 4.0’ ile beyaz ette verimi artırıyor

Türkiye’nin yenilikçi robotik ve makine teknolojileri şirketlerinden Kantec, TÜBİTAK...