Dert çok, ancak derman da (çare de) çok. Arkasına bakmadan gitmek mi? Yoksa yaşanmışlıklardan ders çıkarıp daha iyisini yapmak mı?
Deprem Alanları Ziyaretleri ve Yardımlar Hayati Düzeyde Önemli
11 Mart 2023 tarihinde yeniden köylerimize gittiğimizde gördüğümüz son durum biraz daha iyi anlaşılıyordu. Fay hattının üzerinde olduğu anlaşılan köydeki çoğu ev deprem ile birlikte önemli ölçüde yerle bir olmuştu. Bugün köylülerin kendi olanakları ile kiraladıkları araçlar ile yıkım gerçekleştirmekte, Kimi depremzedeler kendi olanakları ile satın aldıkları konteynerler için yer hazırlamakta. Şimdilik AFAD tarafından sağlanan çadırların yanında bir hayırseverin sağladığı çadırlarda kalınmakta. Kışın bütün zorlukları içinde sağlanan sobalar, odun, kömür ile çadırlarda neredeyse tam bir dayanışma ortamı kurularak birlikte yaşanmakta.
Köylerde Yaşlılar İnadına, Zorluklar ile Yaşamaya Devam Ediyor
Köyde hiçbir çocuğun ve gencin kalmaması köylerin geleceği için ayrı bir kaygı. Ağırlıklı olarak yaşlılardan oluşan köylüler nerdeyse hep birlikte sabah kahvaltı yapıyorlar. Yemekler birlikte yeniliyor. Köyde varsıllar ile yoksullar benzer çadırlarda kalıyor, aynı yemekleri yiyorlar. Çadırları gezdim, insanlar bu tür dayanışma ve ziyaretlerden çok etkileniyorlar. Köyde durumu hayli iyi olan insanların evleri ve işyerlerini kaybetmesi sonrası aynı ortamda aynı çadırlarda bir arada kalınması ile vatandaşlar arasında ‘sonuçta insan’ olarak aynı yerde buluşabildiği farkındalığının satır aralarında öne çıktığı görülmektedir.
Memleketin Yol Ayrımı Terk Etmek Değil, Tam Tersine Yeniden Daha İyisini Yapmak
Aşağıdaki fotoğrafı çoğu arkadaşımız paylaşıyor. Yaşanmış binlerce anı, geçmişten günümüze biriktirdiklerimizin bir anda kaybolması insanı çaresiz bırakabiliyor. Depremlerin halen artçılar ile yaşanıyor olması da kaygıları artıyor.
Yaşanan bu doğal felaketin insan zihninde yarattığı ağır travmalar, duygularımızda da kırık faylar yaratmaktadır. Çoğu insan ağlayarak memleketlerini terk ettiğini belirtiyorlar. Bu tür duyguların Antakya, İslahiye, Adıyaman, Elbistan, Malatya ve Pazarcıklı vatandaşlarımızın ifadelerinden duyuyoruz. Bu bağlamda depremin yaşattığı ağır yıkımı ve insanların yakınlarını kaybetmesinin acı hikâyelerini ve travmalarını anlıyorum. Diğer taraftan kırsaldaki çoğu insan, bütün zorluklara rağmen köylerinde kalmayı, geçmişini ve geleceğini, yaşam kaynağını terk etmeyeceğini belirtmektedir. Gençleri bilmem ancak belirli bir yaşın üzerindekilerin tarlasını, bahçesini, mezarlarını ve anılarını kolayca sırtını dönüp terk edeceğine inanmıyorum.
Bugün köylerimizde bu durumu bir kez daha gördüm. Hepsinin ifadesi, buradan başka gidecek bir yurdumuz yok. Öleceksek de kendi toprağımızda öleceğiz.
Yeniden Yaratacağız Geleceği
Deprem bölgesinden yaşayan insanlarımız başta memleketim Pazarcık halkı olmak üzere, kendi toprağını ve yurtlarını daha yaşanır kılmak için tekrar topraklarına/yurtlarına dönmeli. Doğanın yasalarını dikkate alarak daha sağlam zeminler üzerinden daha dayanıklı yapılar yaparak yerleşim yerimizi güzelleştirebiliriz. Yılgınlık, kırgınlık, küskünlük yok, inadına daha güzel bir yaşam ve mutlu bir gelecek için çalışacağız ve geleceği daha sağlam kuracağız. Hem de her şey rağmen, yeniden yaratacağız dünyamızı. Aşımızı, işimizi ve sosyal geleceğimizi inşa edeceğiz hem de bu defa daha güzelini.