Prof. Dr. Çisil SOHODOL: İklim krizinin gözyaşları

Bu yılın sonbaharı Avrupa’ya romantizm de­ğil doğa olaylarının neredeyse kıyametva­ri bir hızda artmasıyla felaketleri getirmiş du­rumda. Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Hırva­tistan, Almanya, Macaristan, İtalya, Polonya, Romanya ve Slovakya aşırı hava olayları nede­niyle yorgun düşmüş durumda.

Boris fırtınasının geçen ay onlarca can al­masının travması sürerken şimdi İspanya kao­sa teslim olmuş durumda. İspanya’nın özellik­le Valensiya bölgesi, tarihin en ölümcül sel fela­ketlerinden birine sahne oldu.

Sadece birkaç gün süren yoğun yağışlar, şehrin sokaklarını suyla doldurdu; arabalar, gemi misali sahillere sürüklendi ve ne yazık ki yüzden fazla kişi yaşamını yitirdi. Ekim ayının güneşinin altında ABD’nin büyük bir bölümü yağmur yoksunluğuyla kuraklık çekerken, Av­rupa, doğa ananın farklı bir yüzüyle karşı kar­şıya kaldı.

Bu trajik tablo, iklim krizinin sadece gelece­ğin bir sorunu olmadığını, aksine bugünün so­mut bir tehdidi olduğunu gözler önüne sermi­yor mu?

İklim krizi ve aşırı hava olaylarının bilimsel arka planı

Bilim insanları, iklim değişikliğinin aşırı ha­va olayları üzerindeki etkilerini uzun zamandır araştırıyor. Valensiya’daki trajedinin arka pla­nında, insan kaynaklı iklim değişikliğinin iki önemli etkeni bulunuyor. İlk olarak, daha sıcak atmosfer daha fazla nem tutabiliyor. Atmosfer­de biriken bu yoğun nem, belli bir noktada ser­best kalıyor ve bu durum, şiddetli sağanak ya­ğışlara yol açıyor. İkincisi ise jet akımı değişim­leri. Jet akımı, atmosferin üst katmanlarında hareket eden ve dünya genelinde hava sistem­lerini taşıyan devasa bir hava nehri gibi işlev görüyor.

Son yıllarda, jet akımının yapısında gözlem­lenen değişiklikler, birçok bölgede hava olayla­rının normalden çok daha uzun süre aynı nok­tada kalmasına neden oluyor. Bu durumun so­nuçlarını Valensiya gibi kentlerde can ve mal kaybına neden olan aşırı yağışlar şeklinde gör­mekteyiz. Bu hava olayları o kadar sıklaşmaya başladı ki, iklim krizinin İspanyol toprakların­daki üzücü imzası haline gelmiş durumda.

Avrupa genelinde yaşanan bu yoğun yağışlar, kıtanın alışık olmadığı iklim olaylarına maruz kalmasına yol açtı. Özellikle Akdeniz havzasın­da, normalde yağışsız geçen dönemlerde bile fırtınalar ve sağanaklar yaşanıyor. Avrupa’nın birçok bölgesinde, şehirlerin altyapısı böylesi­ne güçlü ve ani yağışları kaldırabilecek kapa­sitede değil. Valensiya’daki olay da bunun acı bir kanıtı oldu. Ağaçların yerinden söküldüğü, altyapının çöktüğü ve yolların nehre dönüştü­ğü bu felaket, Avrupa şehirlerinin hızla deği­şen iklim koşullarına nasıl hazırlıksız olduğu­nu gösteriyor.

İnsan kaynaklı iklim krizinin sonuçları

Bu felaketlerin nedeni sadece doğanın deği­şen ritmi değil, aynı zamanda insan eliyle yapı­lan hatalardır. Fosil yakıt tüketiminin artma­sı, ormansızlaşma ve sanayi kaynaklı karbon emisyonları, atmosferin daha fazla ısınması­na neden oluyor. Daha sıcak hava ise daha fazla nem tutuyor ve bu nem, uygun koşullar oluştu­ğunda, bazen birkaç saat içinde dahi devasa su kütleleri halinde yeryüzüne düşüyor. Bilim in­sanları, bu tür ekstrem hava olaylarının sıklığı­nın ve şiddetinin artmasını doğrudan iklim kri­zine bağlıyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Cengiz’in madeni için köylünün tarlasına el koyuyorlar

Kaz Dağları’nda rant uğruna 1 milyon ağaç kesildi.Şimdi sıra...

Gazi Kutlu: Kasım 2024 TMO Raporu: Kuraklık tehlikesi kapıda mı?

Gazi Kutlu Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) ‘Hububat ve Bakliyatta Yağış...

Tarım Bakanlığı’ndan çiftçileri sevindirecek haber: 331,2 milyon lira tarımsal destek ödendi

Tarım ve Orman Bakanlığı, kırsal kalkınma yatırımları ve diğer...

Hayvan yetiştiricilerinden hükümete destek çağrısı: 2025’te et fiyatları ile ilgili sorunu ortadan kaldırır

Küçükbaş hayvan yetiştiricileri 2025 için hükümete destek çağrısında bulundu....