Tarım aslında hep önemli bir sektördü. Ancak pandemi, deprem, küresel krizler, iklim değişimi, gıda milliyetçiliği, gıda enflasyonu ve lojistik sorunlar tarımın önemini derinden hissetmemize neden oldu.
Tarımın ekonomik yönünün dışında sosyal ve stratejik yönleri de var. Tarım politikaları oluşturulurken ekonomik kaygıların ötesinde insanı, çevreyi, güvenliği ve gıdada yeterliliği dikkate almanız gerekiyor.
Dünyada ve ülkemizde tarımda planlama bir şekilde hep vardı. Destekleme politikaları uyguluyorsanız arkasında bir planlama zaten olmak zorundaydı. Ancak sorun, planlamanın öncelikleri ve etkinsizliğiydi.
Planlama her şeyden önce bir önceliklendirme meselesidir. Kaynaklarınız sınırsız olmadığı için kaynak kullanımını ve neyi, ne kadar, nasıl üretmeniz gerektiği konusunda önceliklendirme yapmanız gerekiyor. Planlama, esnek, sade olmalı, kolay yönetilebilmeli ve sağlıklı etki analizleri yapılabilmeli.
Yeni model uygulanıyor
Ülkemizde tarımsal üretim planlaması ve onun bir enstrümanı olan yeni destekleme modeli, iki yıl süren bir hazırlık aşaması sonrasında hayata geçirildi.
Planlamanın planlanması aşaması diyebileceğimiz bu süreçte, tüm paydaşlarla görüşüldü, yasal altyapı hazırlandı ve eğitimler verildi.
Ağırlaşan kış şartları nedeniyle zaman zaman ara verilen Cuma Buluşmaları, benzeri tarihimizde hiç olmayan, teşkilatın, paydaşların ve üreticilerin bir araya geldiği, her hafta yüz binlerce katılımcı ile devam eden muhteşem bir platforma dönüştü. Bu sayede dezenformasyonun önüne geçiliyor, sahadan gelen tepkiler ilk elden dinleniyor ve planlamanın daha iyiye gidebilmesi yönünde revizyonlar için altlık oluşturuluyor.
Yeni destekleme sisteminde üç ana başlık olmakla birlikte, asıl kontrolün katsayı ve katsayı değerinde olduğu düşünülmeli.