‘Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?’ deyimini değiştirerek, ete talebin düştüğü, fiyatların yerinde saydığı bir dönemde; ‘ESK bayram değil seyran değil ithal etle piyasaya neden müdahale etti?’ diye sormak gerekiyor.
Bu sorunun etrafında biraz beyin jimnastiği yaptığımızda, yerli üretim açısından piyasayı regüle etmekle görevli olan ESK’nın artık ithalat genel müdürlüğü gibi çalışmaya başladığını çok rahat görebiliyoruz. Çünkü et piyasasında ‘öngörü’ ve ‘planlamalar’ artık yerli hayvana göre değil ithal hayvana göre yapılmaya başlandı.
Size soruyorum, planlama ve maliyet hesabını bile ithal hayvana göre yapan kurum yöneticilerinin yerli üretim diye bir kaygısı olur mu?
Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz. Ancak anlattıklarımı okuyunca siz de hak vereceksiniz.
ESK geçtiğimiz gün bir duyuru yayınlayarak, Polonya’dan ithal edilen karkas sığır etinin şarküteri ürünleri üreden firmalara 195 liradan satılacağını duyurdu. İlan iki gün askıda kaldı ve hemen kaldırıldı. İki gün içinde hangi firmanın haberi oldu da evraklarını tamamlayıp 195 liradan ithal et alabildi artık bilemiyorum.
Çünkü piyasaya ne kadar ithal et satılacağı ile ilgili hiçbir bilgi verilmedi. 3 ton mu, 30 ton mu, 300 ton mu kimse bir şey bilmiyor. İthal et satışının arkası gelecek mi, o da belli değil! Piyasayı öngörülebilir hale getirmekle görevli olan ESK, kasıtlı bir şekilde piyasada belirsizlik oluşturdu.
Bunu da et fiyatlarında bir artışın olmadığı tam aksine durgun bir piyasada yaptı.
Et fiyatlarının yükseldiği bir dönemde böyle bir müdahale edilse anlayacağım ancak et satışlarının dip yaptığı ve fiyatların düştüğü bir dönemde ithal etle piyasaya müdahale edilmesi üretici açısından hayra alamet bir durum değil.
ESK’ya yakın şarküteri firmasından ‘el altından’ aldığım bilgi de zaten bunu doğruluyor.