Özge Güneş: Güvenilir gıda lüks, en büyük tehdit kârlar

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da sahte içki tüketimine bağlı onlarca kişi hastaneye kaldırıldı, onlarcası hayatını kaybetti. Aynı günlerde İzmir’de kumpir yiyen üç kişiden biri zehirlenerek yaşamını yitirdi. Yine son günlerde sahte zeytinyağı, bal ve tarihi geçmiş ürünler gibi tonlarca tehlikeli gıda ele geçirildi. Bu olaylar yalnızca bir haftalık tabloyu ifade ediyor ancak kâr odaklı gıda sisteminin halk sağlığına karşı ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve Türkiye’deki gıda sisteminin çökmekte olduğunun açık göstergelerini oluşturuyor.

Bazı çalışmalar tağşişi, ticari rekabetin neredeyse ayrılmaz bir aşaması olarak niteliyor. Gıda ürünlerinden ilaçlara, boyalardan yağlara kadar her alanda görülebilir. Alan ne olursa olsun tağşişin temel nedenlerinin başında üreticilerin ve işletmelerin maliyetleri düşürerek kârlarını artırma arzusu geliyor. Daha pahalı malzemelerin yerine ucuz veya niteliksiz malzemeler kullanılarak ürünlerin toplam maliyetin düşürülmesi… ve elbette bunun yanında, ürünler üzerindeki denetimlerin yetersiz olması tağşişin yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor.

Gıda özelinde baktığımızda da durum farklı değil. Gıda tağşişi kapitalist gıda üretiminin kurucu unsurlarından biri. Sorunun kaynağında mevcut gıda sisteminin şirketlerin hakimiyetinde olması ve kar odaklı olması yatıyor. Gıda sisteminin insan sağlığı yerine, şirketler için veya özel çıkarlar için daha fazla kâr üretmek için düzenlenmesi… Hal böyle olunca Türkiye gibi son 10 yılda gıda enflasyonunun 12 kat arttığı bir ülkede, tağşiş ticari rekabetin ayrılmaz bir parçası haline geliyor.

∗∗

Bu ticari stratejiyi bir toplum sağlığı sorunu haline getiren şey ise hilelerin tespiti ve önlenmesi için yapılan çalışmaların tağşişin “öldürücü” niteliğini ortadan kaldırmaya yetmemesi. Kaldı ki sahte veya niteliksiz ürünlerin “daha az öldürücü” olduğu durumlar bile halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, tağşişin yalnızca akut sağlık sorunlarına değil, kronik rahatsızlıklar için de bir risk faktörü olduğuna dikkat çekiyor. Kardiyovasküler hastalıklar, ruh sağlığı problemleri ve daha birçok sorun, bu uygulamaların toplum sağlığı üzerindeki kalıcı etkilerinden sadece birkaçı.

Tağşiş, pahalılık ve yoksullukla birleşerek toplumun temel haklarına erişimini tehdit ederken, sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşmak geniş kesimler için bir lüks haline getirildi. Bu süreçte seyirci kalan iktidarın tek önerisi Cumhurbaşkanı’nın fiyat pahalılığına karşı ‘satın almama özgürlüğü’ çağrısında bulunması oldu. Halbuki enflasyonuyla tağşişiyle bu krizin, tüketim alışkanlıklarının değişimiyle çözülemeyeceği açık. Sorunun çözümü, köklü yapısal değişikliklerden geçiyor ve bunların başında kamucu denetim süreçlerinin güçlendirilmesi geliyor. İktidar çözümü tüketiciye bırakan bu yaklaşımla, böylece halkı bir kez daha yalnız bırakıyor. Yukarıdaki tablo, mevcut gıda sisteminin toplumun denetimine açılması gerektiğini ve adil ücretlendirme ile fiyatlandırmayı temel alan yeni bir modelin inşa edilmesinin zorunlu olduğunu açıkça gösteriyor

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Tarımda devrim yaratacak buluş: İnsan idrarından çevreci gübre üretimi sağlandı

Bilim insanları, tarımda atık suyun potansiyelini ortaya çıkarıyor. Yeni...

Çevrecilerden Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında suç duyurusu

Uşak Eşme’deki Tüprag Kışladağ Altın Madeni’nin, AİHM kararı doğrultusunda...

Tarımda planlı üretime uymayan çiftçi 5 yıl desteklerden men edilecek!

Tarımda planlı üretime geçilirken, planlı üretime uymayan çiftçiye ağır...

Üretici 8 liraya mal ettiği patatesi, 4 TL’ye satıyor

2 yıl önce fiyat artışları ile dikkatleri üzerine çeken...