Müge Akgün: İstanbul’a yakışan üç özel mekân

0
534

Geçen hafta ‘iyi ki’ dediğim, İstanbul’a artı değer kattığını düşündüğüm çok özel üç mekâna gittim. Aslında hiçbiri yeni değil ama ortak özellikleri farklı yönleriyle olsa da her birinin yenilenmesi ve geleceğe doğru emin adımlarla yola devam etmesi…

BANYAN 20 YAŞINDA

İstanbul’a yakışan üç özel mekânDaha dün gibi hatırlıyorum, Nişantaşı’nda açılan Banyan kısa sürede kentin en hoş ve popüler mekânları arasına girmişti. Yaş almanın en güzel yanlarından biri de anılar biriktirmek ve yılların nasıl geçtiğine sürekli hayret etmek!
Türkiye’nin ilk Asya Füzyon restoranı olarak Soul Group kurucu ortakları Aslı ve Cem Pasinli tarafından 2003 yılında hayata geçirilen Banyan birkaç yıl sonra da Ortaköy’ün Topkapı Sarayı’ndan Boğaziçi Köprüsüne uzanan manzarasıyla en özel binalarından birine taşındı.
Burası Banyan’ın “Food For The Soul-Ruhun Gıdası” sloganını, tattığımız, hissettiğimiz, gördüğümüz güzellikleri lezzetler aracılığıyla ifade etme felsefesini de çok iyi yansıttı.
Banyan bu yılın başında ise köklü bir yenilenme geçirmiş. Şimdi eskisine oranla çok daha konforlu.

Yeni bir konsept: Asya-Türk

İstanbul’a yakışan üç özel mekânBanyan’daki değişim sadece yenilenmeyle sınırlı değil. İlk ‘Yeşil Nesil Restoran’ girişimini başlatmaları, yıllar içinde yerli üretime verdikleri destek, bağlı oldukları sürdürülebilirlik felsefesinin de etkisiyle yeni bir konsepte yönelmişler. Bunu Asya-Türk Mutfağı olarak tanımlıyorlar. Pişirme yöntemleri, baharatları uzak Asya ama ürünlerin büyük bir çoğunluğu bu topraklara ait.
Bu dönüşümde Cem Pasinli kadar Antakyalı şef Fikret Demirağ’ın da payı büyük. Yemeklerinde ait olduğu coğrafyaya Amik Ovasına özgü atalık tohumlardan iyi tarım uygulamalarıyla üretilmiş ürünler kullanmaya özen gösteriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz