Bu soruya “he ya gardaş gel gidek” yanıtını veriyorsanız, iki olasılık var. Ya bu türküyü biliyorsunuz ya da ağzınızın tadını!
Böyle bir türkünün varlığından TikTok sayesinde haberdar olmuştum. Akışta karşıma ne zaman çıksa aklıma üniversiteyi bitirdiğim yıl geliyor.
Üniversiteyi Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudum. Bu mesleğe başladığımda da orada öğrenciydim. Yani ilk gençlik yıllarımın iki hayalini de gerçekleştirebilmiş, mutlu bir insandım! Hep hayal ettiğim okulda okuyor, rüyalarını gördüğüm mesleği yapıyordum.
Son sınıfa geldiğimde kafam biraz karıştı.
Okul çevremdeki herkes bir sınava girmek peşindeydi: Maliye müfettişliği, hesap uzmanlığı, DPT, Hazine MİİT, banka ve kurum müfettişlikleri, kaymakamlık, Dışişleri meslek memurluğu gibi kariyer mesleklerinin giriş sınavları.
Bir mesleğim zaten olduğuna göre niye sınava gireyim diye düşünüyordum ama bir yandan da kendimi sorguluyordum: Acaba hata mı yapıyorum?
Adana farklıdır
Sonunda rahmetli Prof. Dr. Ünsal Oskay’ın da ittirmesiyle o zamanki adıyla Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi’inde İktisat Kürsüsü Asistanlığı sınavına girdim, kazandım ve Yankı Dergisi’nden istifa edip Adana’ya taşındım.
Adana hayatıma o gün girdi, bir daha da çıkmadı.
Kuşkusuz ki cennet vatanımızın birçok güzel köşesi var. Ama şunu söylemeliyim ki Adana farklıdır. Farkı doğal güzelliklerinden, kentin mimari yapısından filan kaynaklanmaz. Öyle bakarsanız Adana’dan güzel daha neler var diye karşıma çıkarsınız, biliyorum.
Adana’yı farklı kılan “renkli” olmasıdır, insanıyla ve adetleriyle renkli bir kent.