Marmara Denizi dibinde deniz bitkilerinin ve canlılarının üstünü örten müsilaj, yeniden gün yüzeyine çıkıyor. Prof. Dr. Sarı, 2021 yılındaki gibi müsilajın geri geleceğini söylüyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2021’in nisan ayında Marmara Denizi’nde görünür hale gelen müsilajın hazırlanan eylem planıyla denizden temizlendiğini açıklamıştı. Denizdeki kirlilik yükünün azaltılmamasıyla müsilaj, havaların ısınmasını beklemeden yeniden yüzeyde görünür hale geldi.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, yaptığı dalışlarda Marmara Denizi’nin her 30 metresinde örümcek ağı gibi müsilajın olduğunu, ilkbahar aylarında 2021’de olduğu gibi yoğun bir müsilaj örtüsünün yüzeye çıkacağını söylüyor.
Sarı, Marmara Denizi çevresinde bulunan 7 ilin kirliliğe ortak olduğunu belirterek, belediyelerin yanı sıra özel sektördeki atık su arıtma tesislerinin de tam kapasiteyle çalıştırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

‘ÖZEL SEKTÖR 1 LİTRE ATIĞI BİLE ARITMADAN DEŞARJ ETMEMELİ’
Marmara Denizi Eylem Planı’nda da atık su arıtma tesislerinin tamamının ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmesi hedefleniyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Marmara Bölgesi’ndeki bazı belediyelere atık suların deşarjı nedeniyle cezalar kesilmişti. Diğer taraftan Marmara Deniz Havzası’nda bulunan 55 organize sanayi bölgesinin 45’inde atık su arıtma tesisi bulunuyor.

Sarı, denizdeki müsilajın kirlilik nedeniyle oluştuğunu, bu kirliliğin oluşmasında sadece belediyeler değil, özel sektör, belediyeler ve vatandaşlar olarak herkesin sorumluluğunun olduğunu belirtiyor. Sarı, kirliliğin azaltılması için etkin bir denetim mekanizmasının geliştirilmesi ve uygulanması gerektiğine vurgu yaparak, şöyle konuşuyor: “Belediyeler çalışmayan arıtma tesisi var ise bunları çalışır hale getirmeli. Bütün arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtmaya dönüşmesi gerekiyor. Özel sektör 1 litre atığı bile arıtmadan denize veya dereye deşarj etmemeli. Çünkü özel sektör kuruluşlarının hepsi ruhsatlarında çevreye zarar vermeyeceklerini taahhüt ettiler. Denetimlerle bu taahhütlerini yerine getirmelerini sağlamamız gerekiyor.”