Mark Hyman: Mutfağınıza sokmamanız gereken 14 yiyecek

Mark Hyman

Dr. Mark Hyman: Bu hafta uzak durmamız gereken yiyecekleri ve gıda içeriklerini ele alacağız. İşinize yarayacağını umuyorum.

Gıdanın sadece yiyecek olmakla kalmadığını, vücut için ilaç, bilgi, talimat ve kod anlamına da geldiğini biliyoruz. Biyolojimiz yediğimiz şeyler tarafından düzenleniyor. Yapı taşımız olduğunu söyleyebiliriz. Gıdalar hormonlarımızı, bağışıklık sistemimizi, beyin kimyamızı, gen ifademizi ve mikrobiyomumuzu, kısacası vücudumuzun içinde olup biten hemen her şeyi belirliyor. Gıda aynı zamanda bilgi demek olduğundan vücuda yanlış bilgi yollarsak biyolojik yazılımımız bozuluyor. Neticede çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor ve çok tuhaf semptomlarla kendimizi çok kötü hissediyoruz. Halsizlik, beyin sisi, sindirim sorunları, sivilceler gibi birçok problem gıdayla ilişkili ve doğru tedbirlerle bunları yaşamaktan kurtulabiliriz. Çünkü bizim için gıda kalitesinden daha önemli hiçbir şey yok.

Biyolojimiz yediğimiz şeyler tarafından düzenleniyor. Gıdalar hormonlarımızı, bağışıklık sistemimizi, beyin kimyamızı, gen ifademizi ve mikrobiyomumuzu, kısacası vücudumuzun içinde olup biten hemen her şeyi belirliyor

Protein, yağ, karbonhidrat, vitamin, mineral, lif, fitokimyasal gibi besinlere ihtiyacımız olduğu açık. Ama önemli olan bunları nasıl yediğimiz. Yapay olmamaları gerektiğini biliyoruz.

O halde sorun yaşamamak için bilmemiz gereken şeylere odaklanalım. Günümüzde ultra işlenmiş gıdalar hakkında bir sürü tartışma dönüyor. Peki ultra işlenmiş gıda ne demek? Genel olarak orijinal formu bozulup toz haline getirilmiş gıda anlamına geliyor. Moleküllerin şekli ve yapısı değiştiriliyor. Ortaya çıkan şey gıdaya benzese de aslında değil ve sizi hasta edip daha erken ölmenize yol açıyor. Veriler açık: Diyetimizin yüzde 10’u ultra işlenmiş gıdalardan oluşuyor ve bunlar yüzünden ölüm riskimiz yüzde 14 artıyor. Üstelik araştırmalar ultra işlenmiş gıda verilen insanların günde 500 kalori daha fazla tükettiğini gösteriyor. Çünkü biyolojimizi bozarak doygunluk sinyallerini kapatıyorlar ve daha fazla yemek istiyorsunuz. Besin eksikliği çeken insanlar bu açığı kapatmak için hep daha fazlasını ister. Vücudun kendi zekası bunu anlar. Örneğin demir eksikliği yaşayan çocukların toprak yemesi bundandır. Demek ki yediklerimizden alamadığımız besinleri almak için giderek daha fazla yiyoruz.

Gıda aynı zamanda bilgi demek olduğundan vücuda yanlış bilgi yollarsak biyolojik yazılımımız bozuluyor. Halsizlik, beyin sisi, sindirim sorunları, sivilceler gibi birçok problem gıdayla ilişkili. Bizim için gıda kalitesinden daha önemli hiçbir şey yok

Aslında “işleme” adını verdiğimiz uygulama başlı başına kötü değil. İnsanlık tarihi boyunca gıdaları işledik. Pişirmek, mayalamak, kurutmak da bir işlem. Meyve kurutmak, yoğurt mayalamak ve turşu kurmak aslında gıdayı işlemek anlamına geliyor. Benzer şekilde binlerce yıldır zeytinyağı yapıyoruz. Ama Frankenstein’i andıran yapay gıdalar böyle değil. Bunlar buğday, mısır ve soya gibi şeylerin yapısı bozularak elde ediliyor ve kaynağını tam olarak bilemiyorsunuz.

Örneğin gıdanın etiketinde maltodekstrin yazıyor. Kimin dolabında maltodekstrin var? Normalde kim bunu yiyor? Hiç kimse ne olduğunu bile bilmiyor. Mısırda bulunuyor, içi kimyasallarla ve pestisitlerle dolu; üstelik son derece glisemik. Bir de monogliserit gibi tuhaf şeyler var. Bunların ne olduğunu bilen var mı? Aslında bir tür yağ, soyadan elde ediliyor ve işlenerek sizi daha çok acıktıracak hale getiriliyor.

Ultra işlenmiş gıdalar tüketmeyin. Yüksek fruktozlu mısır şurubundan uzak durun. Hidrojenize yağların yanına yaklaşmayın. İçindeki maddeleri tanımadığınız yiyecekleri yemeyin. Büyükannenizin tanımayacağı yiyeceklerden uzak durun

Bu yüzden doğru şekilde işlenmiş gıdaları yediğimizden emin olmalıyız. Örneğin içinde sadece domates, su ve tuz bulunan konserve salçayı tüketmekte sorun yok. Bir gıdanın besin değerini koruyacak şekilde işlenmesi gerçekten çok önemli ve işlenmiş gıda tüketilecekse ancak bu şekilde tüketilmeli. Dondurulmuş meyve gibi sadece dondurma işlemi yapılmış gıdalar çoğu zaman zararlı değil. İşlenmiş olsalar da donduruldukları için besin açısından çok yoğunlar.

Öte yandan gıdaya benzeyen bütün endüstriyel ürünlerden kurtulmak gerekiyor. İçinde kimyasallar, koruyucular, yapay tatlandırıcılar olmamalı. Böyle şeyleri tüketmemizin hiçbir haklı sebebi yok.
Peki yapay tatlandırıcılar kötü mü? Gerçekten kansere yol açıyor mu? Mikrobiyomumuzu mahvediyor mu? Diyabete ve kilo almaya sebep oluyor mu? Bunların iyi olduğunu söyleyen bilim insanları da var, kötü olduğunu söyleyenler de. Ben ise her zaman bildiğimiz gerçek gıdaları tüketmemiz gerektiği kanısındayım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Marmarabirlik’in 354 milyon liralık ödemesi yarın yapılacak

Ürün alımlarına Ekim ayında başlayan Marmarabirlik, yarın 354 milyon...

Milleti zehirleyen nişasta bazlı şeker (NBŞ) firmaları halktan gizleniyor!

Tarım ve Orman Bakanlığı, ürettiği nişasta bazlı şekerleri kanunlara...

The Telegraph yazdı: Kilo vermek için en iyi 10 yiyecek

Kilo vermek söz konusu olduğunda uzmanlar, yiyemediğiniz şeylere odaklanmak...

757 milyon insan yetersiz besleniyor

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre,...