Dr. Mark Hyman: Merhaba. Bu hafta konumuz et. Yaygın kanaate bakarsanız et yemek damarlarımızı tıkıyor, kansere, tip 2 diyabete yol açıyor, ömrümüzden yıllar götürüyor. Peki gerçekten öyle mi?
En az 120 yıl yaşamak isteyen biri olarak, beni öldüreceğini veya ömrümü kısaltacağını düşünsem et yemezdim. Bu yüzden et konusunda süregelen gürültüye ve boş laflara kulak asmak yerine bu konudaki çalışmaları yakından inceledim. Etin zararına ve yararına dair önemli yayınların, makalelerin hepsini okudum ve bir sonuca varmaya çalıştım.
Öncelikle, araştırmalardan kesin bir sonuç çıkmış değil. Bilimin kesin olduğuna inansak da her zaman öyle olmuyor. Araştırmanın nasıl ve kim tarafından yapıldığına göre bulgular değişebiliyor.
İnsanlık olarak evrimin başından beri et yiyoruz; öte yandan et hala soframızdaki en tartışmalı yiyeceklerden biri. Bu konuda birbirine zıt beslenme teorileri var. Kimileri et yemenin gezegeni mahvettiğini ve iklim değişikliğine yol açtığını, dolayısıyla bizi öldürdüğünü söylüyor. Bütün sağlık sorunlarının sebebi olarak eti görüyor. Etik olmadığı söyleniyor. Herkesin kafası karışık. Et yemek yararlı mı, yoksa zararlı mı? Uzun ve sağlıklı yaşamak için eti çok tüketmek mi yoksa hiç yememek mi gerekiyor?
Tartışmalar genellikle üç mesele etrafında toplanıyor. Birincisi sağlık. İkincisi çevre ve iklim. Üçüncüsü ise etik.
Yaygın kanaate bakarsanız et yemek damarlarımızı tıkıyor, kansere, tip 2 diyabete yol açıyor, ömrümüzden yıllar götürüyor. Peki gerçekten öyle mi?
Etik argümanlara karşı çıkmak zor çünkü kişinin inancına, kanaatlerine göre belirleniyor ve elbette herkesin her şeyi düşünmeye hakkı var. Örneğin bir Budist rahipseniz ve tüm canlıların duyguları olduğuna inanıyor, onlara zarar vermek istemiyor, örneğin bir böceği bile öldürmek istemiyorsanız bunu anlayabilirim. Öte yandan Dalay Lama’nın et yediğini de biliyorum. Ama görüşünüze tabii ki saygım var.
Öte yandan gıda için yetiştirilen bitkilerle ilgili gerçekleri de görmek gerekiyor. Yiyeceğimiz bitkileri yetiştirmek için 7 milyardan fazla hayvan öldürülüyor. Bir başka deyişle, hayvanların habitatını mahvediyor, büyük tarım makineleriyle sürdüğümüz tarlalarla fare ve tavşanları yok ediyoruz. Dahası, bitkisel gıda yetiştirmek için kuş türlerinin yarısına yakınını tükettik. Etik kaygılara hak versem de bu ölüm-yaşam döngüsünden çıkış yolu yok.
Ama önce sağlık tartışmasıyla başlayalım çünkü bence en önemlisi bu. Et yemek istiyorsak bunu en doğru şekilde nasıl yapabiliriz? Ete karşı çıkan birçok insan var. Buna bilim insanları da dahil. Kanser, kalp hastalığı, diyabet ve obezite gibi birçok hastalığı etle ilişkilendirdikleri için insanlar korkuyor.
En az 120 yıl yaşamak isteyen biri olarak, ömrümü kısaltacağını düşünsem et yemezdim. Bu yüzden et konusunda süregelen gürültüye kulak asmak yerine bu konudaki çalışmaları inceledim.
Ama araştırmalar göre et, dünyada besin açısından en yoğun ve zengin yiyeceklerden biri. Hastalıkları iyileştirip, besin eksiklerini giderebiliyor. Özellikle bitkisel açıdan zengin, meyve ve sebze içeriği bol bir diyetle birlikte tüketildiğinde bu faydaları daha da öne çıkıyor. Elbette hamburger-kola yemekten bahsetmiyorum. Bunun bize zarar vereceği ortada. Öte yandan kaliteli, rejeneratif tarımla yetiştirilmiş, organik, çayırda beslenmiş hayvanlardan ve sürdürülebilir yöntemlerle elde edilen etin, sağlıklı bir diyette önemli yer tuttuğunu gösteren birçok çalışma var.
İnsanlar için en iyi protein kaynağı
Et hakkında bazı şeyleri bilmek şart. Birincisi, et kesinlikle insanlar için en iyi protein kaynağı. İnsan da bir hayvan ve vücudunda çok fazla kas bulunuyor. Kas yapmanın en iyi yolu ise kas yemek, yani et tüketmek. Fasulye ve baklagillerin de bol protein içerdiğini muhakkak duymuşsunuzdur ama bunlarda bazı temel amino asitler bulunmuyor. Üstelik aynı proteini et yerine bitkisel gıdadan almak için çok fazla miktarda tüketmek gerekiyor.
Protein gerçekten ciddi miktarda almamız gereken tek makro besin. Örneğin karbonhidrata muhtaç değiliz. Vücut için olmazsa olmaz nitelikte karbonhidratlar yok. Yağlarda ise balık yağı gibi bazı yağ asitlerine ihtiyacımız var. Ama esas gereksinim duyduğumuz besin kesinlikle protein. Kilomuzun her 400 gramı için 1 gram protein tüketmemiz gerekiyor. Örneğin 72 kiloysak günde 180 gram proteine ihtiyacımız var demektir. Bunu üç öğüne yayabiliriz.