Maydanoz antik yıllarda yenmemiş ama yastan sevince, onurlandırmaktan ilaca kadar farklı amaçlarla kullanılmış.
Dünyanın her yerinde pişmiş ya da çiğ olarak tüketilen, soslara, yemeklere, çorbalara eklenen, salatalara doğranan maydanoz hem lezzet veren hem de görsel olarak sofraları süsleyen Akdeniz kökenli mucizevî bir ot!
Havuç ve kereviz gibi “Apiaceae” familyasına ait olan, Latince “taş”, Yunanca “kaya kerevizi” anlamındaki “petro” kelimesinden türeyerek literatüre “Petroselinum Crispum” olarak geçen maydanozun farklı coğrafi bölgelerde “Petroselinum Hortense” ve “Petroselinum Sativum” gibi farklı çeşitleri yetiştirilmiş.
Yetişmesi kolay olan maydanoz yeşermeye başladığı ilk yılda 40 cm kadar yüksekliğe ulaşan, ikinci yılda ait olduğu türün özelliğine göre yeşilden başlayıp beyaza doğru şemsiye şeklinde tomurcuklu küçük boyutta küçük çiçekler açan dik gövdeli bir bitki. İtalya’da düz yapraklı maydanoz kullanımı yaygınken, Fransa’da ve Anglo-Sakson ülkelerinde kıvırcık yapraklı olanları tercih ediliyormuş.
Bildiğimiz çok sayıda sebze maydanoz ile aynı aileden gelmekte
Maydanoz baş tacı edilmiş
Kendine özgü keskin kokusu, hafif acı tadı ve yeşilin iştah açan tonlarıyla binlerce yıl öncesinde özellikle Akdeniz’i çevreleyen bölgelerdeki insanların günlük yaşamına girmiş olan maydanoz, tarihsel süreç içinde gıda dışında farklı amaçlar için de kullanılmış.
Latince taş anlamında kullanılan bir sözcükten türemesi maydanozun ilk olarak yabani hayatta kayalarda ve duvarlarda yetiştiğini gösteriyor. Modern taksonominin babası olarak bilinen ve günümüzdeki organizmaları adlandırmanın sistemi olan ikili adlandırmayı resmileştiren İsveçli biyolog-hekim Carl Linnaeu, Akdeniz’e özgü maydanozun ilk yabani yaşam kayıtlarının MÖ 3. yüzyıl civarında Sardunya’da olduğunu yazmış.
Akdeniz’e özgü bir ot olduğu kesin ama maydanozun kökeni konusunda farklı görüşler var; kimi İtalya’yı kimi Yunanistan’ı kimi de Makedonya’yı gösteriyor. Büyük İskender’in seferleri sırasında askerlerinin moralini yükseltmek ve zaferlere teşvik etmek için maydanozu yanında taşıdığı, Anadolu’dan Hindistan’a, İran’dan Mısır’a kadar farklı kültürlerle tanıştırdığını söyleniyor. Bu görüşte olanları yerel olarak adının hala “Makedonya otu” olarak geçmesi güçlü kılıyor.