Market raflarında 15-20 TL olan limon, dalında 50 kuruşa alıcı bulamıyor. Plansız üretim artışı ve ihracat yasağı narenciye sektörünü zora soktu. Para kazanamayan üretici bahçesindeki ağaçları sökmeye başladı.
Hafta sonunda sosyal medyada paylaştığımız bir video deyim yerindeyse kamuoyunda infial yarattı.
Videoda Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Zağarlı köyünden bir üreticinin kesilen limon ağaçları vardı.
Hem de dallarında limonlarıyla birlikte… 217 dekar büyüklüğündeki limon bahçesinde daldaki ürünlerine kilogramı 50 kuruştan dahi alıcı bulamayan Mehmet Ali Çay, 5 bin 500 adet ağacı kestirmek zorunda kaldığını şu sözlerle özetliyordu: “58-60 mm limonları 50 kuruşa kimse gelip almadı… İhracatçılara DFİF (Destekleme Ve Fiyat İstikrar Fonu) verilmiş olsaydı, finansman açısından kredi desteğiyle önleri açılmış olsaydı belki bu üretim, bu artı değeri Türkiye’ye döviz olarak girdirebilirdik. Maalesef… Bir sürü emek… Ben sadece bir örneğim… Benim gibi yapan bir sürü çiftçi var… Geçmiş olsun…”
Limon üreticileri ağaçlarını 50 kuruşa dalında alıcı bulamamaları sebebiyle kesiyor.
Toplam üretim beş yıl öncesine göre yüzde 50 arttı
Çiftçimizin bu sözleri eşliğinde videoyu içim sızlayarak ve üzülerek izledim. Halbuki bu bahçeler kolay kurulmuyor, bu ağaçlar hiç de kolay yetişmiyor… Verilen emek, harcanan zaman, tüketilen doğal kaynaklar işin cabası… Peki, ne oldu da bu noktaya gelindi? Bu soruya yanıt verebilmek için önce Türkiye’nin limon üretimine ilişkin istatistiklerine ve ihracat politikasına bir göz atalım. TÜİK’in 2023 Bitkisel Üretim Tahmini’ne göre, bu sezon turunçgil meyvelerinden mandalinada yüzde 12.6, portakalda yüzde 17.2 ve limonda yüzde 13.4 üretim artışı öngörülüyor. Başta Çukurova olmak üzere narenciye üretimi gerçekleştirilen bölgelerden gelen haberler bu sezon üretimdeki artışın tahminlerin çok daha üzerinde olduğu yönünde. Filmi biraz geriye sardığımızda ise şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz.
Tarım Bakanlığı’nın verilerine göre, son beş yılda limon bahçelerine ayrılan tarımsal alan yüzde 61 artmış görünüyor. Buna paralel olarak da meyve veren limon ağacı sayısı aynı dönemde yüzde 68.3 artarak 8.7 milyondan 14.7 milyon adede yükselmiş. 2023 yılı üretim tahminini baz alırsak Türkiye’nin limon üretimi beş yıl öncesine göre yüzde 50 civarında arttı. Tek bir açıdan baktığınızda üretimdeki artış sevindirici ama bunun plansız ve programsız şekilde ezbere yapıldığı durumlarda sonuç çoğu zaman hüsran oluyor. Daha önceki yıllarda seri halde kurulan nar bahçelerinin sonunu hatırlayın: Art arda sökülmüşlerdi. Ya da son yıllarda mantar gibi biten muz seralarının durumunu gözünüzün önüne getirin. Şimdilerde bazı üreticiler muzları söküp seraları için alternatif ürünler aramaya başladı bile.
TÜİK’in 2023 Bitkisel Üretim 1. Tahmini’ne göre, bu sezon mandalinada yüzde 12.6, portakalda yüzde 17.2 ve limonda yüzde 13.4 üretim artışı öngörülüyor.
İşte böyle durumlarda tarım sektörü açısından arz-talep-fiyat dengesini sağlayacak en kritik enstrümanlardan birisi ihracattır. Hele bir de kendine yeterlilik derecesi yüzde 176 olan limon gibi bir ürün için ihracat olmazsa olmazdır. Ama hatırlarsanız bundan iki yıl önce olumsuz hava koşulları nedeniyle narenciye rekoltesi düşmüştü. Buna paralel olarak iç piyasada artan limon fiyatları sonucu akıllara ilk ve en kolay çare (!) olarak ihracatın yasaklanması gelmişti. İşte o yıl sırf iç piyasada fiyatları baskılamak adına, uzun yıllar bin bir emekle kazanılmış ihracat pazarları kapatılınca haliyle başka ülkeler bu boşluğu doldurdu. Sonuç itibarıyla limonda arz talepten çok daha fazla; ihracat pazarlarının bir kısmını ‘günü kurtarma politikaları’ sonucu kaybetmiş durumdayız. Üstüne üstlük önceki yıllarda ihracatçıya sağlanan DFİF destekleri bu yıl hâlâ açıklanmadı (Bu yıl beklenti, DFİF desteğinin ton başına en az 2 bin TL olması yönünde).
İhracat şartları için rekabetçilikten bahsetmek imkansız
Bunun üzerine bir de finansmana erişim sıkıntısı ve kredi maliyetlerindeki artışları da eklediğinizde, üretimde de ihracat açısından da rekabetçilikten bahsetmek pek mümkün değil. Deyim yerindeyse narenciye üreticileri bu sezon kaderine terk edilince sonuç olarak ortaya bugün yaşanan mevcut sıkıntılar ve kesilen ağaç görüntüleri çıkıyor. Ama meseleye kısa değil de orta ve uzun vadeli olarak baktığımızda bu sezon üreticinin mağdur olduğu bu tablo önümüzdeki yıllarda tüketiciyi de mağdur etme riski taşıyor. Çünkü maliyet-iklim-pazarlama baskısı altındaki tarım açısından sürdürülebilirlik son yıllarda hiç olmadığı kadar fazla sorgulanır oldu.