İrfan Donat: İthalata dayalı hayvansal üretim sürdürülebilir mi?

0
370

Türkiye’de et ve süt üretimi taşıma su ile değirmen döndürmeye benziyor. Hayvanlar ithal, o hayvanların yediği yem ithal. Aşı, ilaç, sperma ithal. Hayvanlara bakan çoban bile ithal. Yani dolar bazında üretip, TL bazında tüketiyoruz. İthalata bağımlı bir üretim modeli ne kadar sürdürülebilir?

Türkiye’de hayvancılık dönüm noktasında… Nedenini kısaca özetleyelim. Bugün et ya da süt üretimi fark etmeksizin maliyetler dolar ve euro’ya bağlı olarak belirleniyor. Çünkü hatalı ve eksik politikalar yüzünden damızlık ya da besilik fark etmeksizin bir türlü yeterli hayvan varlığına sahip olamıyoruz. Bu yüzden dünyanın farklı ülkelerinden canlı hayvan ithal ediyoruz. Bitmedi…

Hayvanların aşısını, ilacını ve spermasını ithal ediyoruz

O hayvanların tüketeceği yem ham maddesinin de (Başta soya ve mısır olmak üzere) yarıdan fazlasını ithal etmek durumunda kalıyoruz çünkü ne yem üretimimiz yeterli ne de meralarımız… Bitmedi… Hayvanların aşısı, ilacı ve hatta spermasını dâhi ithal ediyoruz çünkü bu konuda yeterli yatırımlarımız söz konusu değil.
Hâlâ bitmedi…

Hayvanlara bakacak çobanları bile ithal ediyoruz. Zira genci yaşlısı fark etmeksizin kırsalda yaşayanlar artık bu işi yapmak istemiyor. O yüzden çiftliklerde çalışan sürü yöneticilerinin büyük çoğunluğunu başta Afganlar olmak üzere genç yaştaki mülteciler oluşturuyor. Anlayacağınız yerli ve milli üretimin adı var ama kendi pek yok. Türk lirasının değer kaybettiği bir ortamda dövize bağlı ithal bir üretim modeliyle hayvancılık yapmaya çalışıyoruz. Deyim yerindeyse taşıma suyla değirmen döndürme gayretindeyiz.
Sizce bu üretim modeli daha ne kadar sürdürülebilir? Bizce sürdürülemez.

Bunun sinyallerini üretici ve tüketici fiyatları üzerinden zaten uzun süredir alıyoruz. Siyasete kurban edilen hayvancılık politikası yüzünden arzdaki daralma, maliyetlerdeki artış ve üretimden kopuş nedeniyle raflarda fiyatlar hızla yükseliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz