“Dişlerinizle bir elmayı çiğnerken ona gönlünüzle deyin ki: Tohumların benim bedenimde yaşayacak ve geleceğinin tomurcukları benim bedenimde çiçek açacak. Rayihan benim nefesim olacak, birlikte sevineceğiz tüm mevsimlerde.”
Sokaklarında yürürken her mevsim başka sürprizlerle karşılaşıyorum çünkü her mevsim doğanın döngüleri Alaçatı’ya yeni gözlerle bakmama vesile oluyor. Şu anda her yerde olduğu gibi Alaçatı’da da bahar fışkırıyor. Köyün ana dokusunu oluşturan taş binaları saran taze yeşil sarmaşıklar, mis kokulu yaseminler, mor salkımlar nasıl da renk katmış, güzelleştirmiş ortalığı. Bu mevsimde her yer ve her şey bir başka güzel görünüyor Alaçatı’da. Arada bu güzelliğe yakışmayan manzaralar var mı? Maalesef var. Etraftaki bunca özene, bunca güzelliğe rağmen bazılarının nasıl da eli varıp bu çirkinlikleri inşa edebiliyor anlaşılır gibi değil.
Çeşme Bodrum’a göre çok daha küçük bir yarımada. Hâlâ bir yerden bir yere kısa sürede yürüyerek ulaştığımda şaşırıyorum. Bu gidişimde ilk defa Alaçatı’dan Ilıca’ya kadar yürüdüm. Ilıca’nın sahilinde maalesef çok çirkin, yüksek binalar var. Fakat arka sokaklarda güzel, eski ve özgün dokulu mahalleler hâlâ yaşıyor. Bazı köy evleri özgün doku korunarak çok güzel renove edilmiş. Yıldız Burnu‘nda sahilde bulunan, asırlık ağaçların gölgesindeki, ağırlıklı olarak Levantenlere ait olan eski evlerin de hayranıyım.
Yıldız Burnu’nda sahil boyunca çok keyifli kafeler bulunuyor. Yürüyüşümüzü bitirdiğimizde henüz açılmamışlardı. Biz de kahvaltımızı Ilıca sahilindeki, Çeşme Belediyesine ait olan ÇeşTur’da yaptık. Denize nazır konumu, lezzetli yumurtaları, kahvaltısı, kullandığı zeytinyağının kalitesi ve makul fiyatlarıyla bizi gayet mutlu etti. Tek eleştirim servisi hakkında olabilir. Biraz aksayabiliyor ama personel çok güler yüzlü ve siparişlere yetişebilmek için ellerinden geleni yaptıklarını görüyorsunuz. Belki bazı Bodrum Belediye kafelerinde olduğu gibi self servis hizmeti vermek çözebilir bu sıkıntıyı. Çeşme, ziyaretçilerine yeme içme alanında birçok alternatif sunuyor ama ÇeşTur’u da es geçmeyin derim. Hem tat hem de görünüm açısından birbirine benzemeye çalışan birçok mekana göre çok daha gerçek ve özgün bir ruhu olduğunu düşünüyorum böyle kahvelerin.