Yeni yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, halihazırda atmosferde bulunan karbon dioksitin neden olduğu iklim değişikliği 2050 yılı itibariyle küresel gayrısafi yurt içi hasılayı (GSYİH) 38 trilyon dolar (neredeyse toplam küresel GSYİH’in beşte biri kadar) azaltacak. Üstelik bu durum, insanlık karbon kirliliğini ne kadar keskin bir şekilde azaltırsa azaltsın, kaçınılmaz…
Sonuçları Nature dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, sera gazı emisyonlarının mümkün olduğunca hızlı bir şekilde azaltılması, 2050 yılından itibaren daha da yıkıcı ekonomik etkilerden kaçınmak için hayati önem taşıyor. Çalışmaya göre, gezegenin 19. yüzyılın ortalarına kıyasla 2 santigrat derece üzerinde ısınması halinde, iklim değişikliğinin ekonomik etkileri 2100 yılına kadar yılda on trilyonlarca dolar artabilir.
Tedbirler, çıkacak faturadan çok daha küçük
Dünyanın ortalama yüzey sıcaklığı şimdiden bu sınırın 1,2 °C üzerine çıkmış durumda. Bu da sıcak hava dalgalarını, kuraklıkları, selleri ve yükselen denizleri daha yıkıcı hale getiriyor. Araştırmacılar, 2015 Paris Anlaşması’nın “küresel ısınmayı 2 °C’nin altında tutma” temel hedefi için gerekli yıllık yatırımın, önlenebilecek zararların küçük bir kısmı olduğu tespitini de yaptı.
Potsdam İklim Etki Araştırmaları Enstitüsü’nde (PIK) karmaşıklık bilimi uzmanı olan başyazar Max Kotz, basına yaptığı açıklamada, 2 °C eşiğinin altında kalmanın yüksek emisyon senaryosunda “ortalama bölgesel gelir kaybını %60’a kıyasla, %20 ile sınırlayabileceğini” söyledi.
Ekonomistler iklim zararlarını önlemek için ne kadar harcama yapılması gerektiği konusunda hemfikir değil. Bazıları şimdi büyük yatırım çağrısında bulunurken, bazı çevreler ülkeler daha zengin ve teknoloji daha gelişmiş olana kadar beklemenin daha uygun maliyetli olacağını savunuyor.
En çok yoksul ülkeler etkileniyor
PIK’te araştırmacı olarak görev yapan yazarlardan Leonie Wenz, “Hesaplamalarımız bu tür fayda-maliyet analizleriyle son derece ilgili” dedi. AFP’ye konuşan Wenz, bu hesaplamaların ayrıca iklim etkilerine uyum sağlamaya yönelik hükümet stratejileri, iş dünyası için risk değerlendirmeleri ve küresel ısınmaya çok az katkıda bulunan gelişmekte olan ülkelere tazminat ödenmesi konusunda BM öncülüğünde yürütülen müzakereler için de veri sağlayabileceğini söyledi.
Çalışmaya göre, iklim hasarları nedeniyle ekonomileri zaten küçülmekte olan çoğunlukla tropikal ülkeler en ağır darbeyi alacak. Kıdemli PIK bilim adamı Anders Levermann, “İklim değişikliğinden en az sorumlu olan ülkelerin, yüksek gelirli ülkelere kıyasla %60, yüksek emisyonlu ülkelere kıyasla ise %40 daha fazla gelir kaybına uğrayacağı tahmin ediliyor. Aynı zamanda etkilerine uyum sağlamak için en az kaynağa sahip olanlar da bu ülkeler” diye konuştu.
Gelir seviyesi yüksek ülkeler de bundan kurtulamayacak. 2050 yılına kadar Almanya ve ABD’nin gelirlerinin %11, Fransa’nın gelirlerininse %13 oranında azalacağı tahmin ediliyor.
Tahminler, ülke düzeyindeki istatistikler yerine 1.600 bölgeden elde edilen kırk yıllık ekonomik ve iklim verilerine dayanmakta olup, aşırı yağışlar gibi daha önceki çalışmaların göz ardı ettiği zararların da dahil edilmesini mümkün kılıyor.
Muhtemelen “iyimser bir tahmin”
Araştırmacılar sadece ortalamalar yerine her yıl içindeki sıcaklık dalgalanmalarını ve aşırı hava olaylarının meydana geldikleri yılın ötesindeki ekonomik etkilerini de inceledi. Wenz, “Bu ek iklim değişkenlerini hesaba kattığımızda, zararlar, önceki tahminlerin çoğunun temeli olan sadece yıllık ortalama sıcaklıklardaki değişiklikleri dahil ettiğimizden yaklaşık %50 daha büyük” dedi.
Wenz ve meslektaşları, 2020’den sonra ek iklim etkilerinin olmadığı bir senaryoya kıyasla, önlenemeyen hasarın 2050’de küresel ekonominin GSYH’sini %17 azaltacağını buldu.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar Nature dergisinde yayınlandı.
www.gidahatti.com/haber/20275864/iklim-degisikligi-kuresel-gelire-buyuk-darbe-vuracak?