HUBUBAT SEKTÖR SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

“2023 YILI HUBUBAT DEĞERLENDİRME VE 2024 YILI BEKLENTİLERİ PANELİ” SONUÇ BİLDİRGESİ- ÖZET

Panel, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TMO, Ulusal Hububat Konseyi ve Gaziantep Ticaret Borsası tarafından Gaziantep TB ev sahipliğinde 9 Aralık 2023’te Gaziantep’te düzenlenmiştir.

  1. Bu sezon Mart-Haziran’daki yüksek ve dengeli yağışların rekolte artışı oluşturduğu, tahıl üretimin; buğdayda 21,8 mt, arpada 9 mt ve mısırda 8,75 mt olmak üzere toplam 41,5 mt ile tüm zamanların rekorunu kırdığı değerlendirilmiştir.
  2. TMO’nun tecrübe ve birikimi ile, mevcut depolarını, lisanslı depoları ve kiralık depoları devreye sokarak, yeni alım merkezleri oluşturup, personelin özverili çalışmaları ile başarılı geçen bir alım sürecini büyük ölçüde tamamladığı ortaya konulmuştur. Şu ana kadar 13 milyon ton hububat aldığı, devam eden mısır alımları ile 14 milyon tona ulaşılabileceği, bunun TMO tarihinde rekor olduğu vurgulanmıştır.
  3. Bu sezon bir ilk yaşandığı, stok fazlası önemli miktarda makarnalık buğdayın ihraç edildiği, mısır ihracatının devam ettiği bilgisi paylaşılmıştır. İhtiyaç fazlası ihracat olumlu değerlendirilmiş, iç piyasadaki gelişmelere göre gerektiğinde ihracatın durdurulması önerisinde bulunulmuştur. TMO’nun sezonu iyi değerlendirdiği, piyasaları düzenleme, stok ve dış ticaret dengesini başarılı yönettiği vurgulanmıştır.
  4. Tüm ürünlerde ithalatın olmadığı bir sistemin dünyada geçerli olmadığı, önemli olanın sektörel ve ürün grubu bazında dış ticaret dengesi olduğu ifade edilmiştir. Ülkemizin tarım sektöründe dış ticaret fazlası verdiği (2021 yılında 7,2 milyar dolar, 2022 yılında 6,7 milyar dolar) ve kendine yeter ülkeler sınıfında yer aldığı açıklanmıştır. Benzer şekilde Hububat ve Hububata Dayalı ürün grubunun dış ticaret fazlası verdiğinden (2013 ilk 10 ayı 700 milyon dolar) kendine yeterli olduğu değerlendirilmiştir.
  5. Lisanlı depoda fiili kapasitenin 10 milyon tonun üzerine çıkması önemli gelişme olarak görülmüştür. Bu sezonda tahıllar ve birçok üründeki rekolte artışının, nitelikli depolamanın önemini bir kez daha ortaya çıkardığı, Global krizlere karşı direncin en önemli yolunun da bundan geçtiğinin altı çizilmiştir. Bu anlamda 20 milyon ton lisanslı depo hedefinin heyecan verici görüldüğü, yatırım kredilerinin artırılarak, bu hedefe hızla ulaşılmasının zarureti vurgulanmıştır. Tarifelerle ilgili düzenlemeler, çıkışta analiz zorunluluğu getirilmesi, lisans sürelerinin 3 yıla çıkarılması gibi çalışmaların lisanslı depoculuğun sağlıklı gelişimine önemli katkı sağladığı değerlendirilmiştir. Lisanslı depolarda ürün çeşitliliğinin artırılması, aracı kurumların sisteme dahil edilmesi çalışmalarının da hızlandırılmasının gerekliliği vurgusu yapılmıştır.
  6. TÜRİB’in lisanslı depoculukla eş zamanlı gelişme gösterdiği, kontrollerde manuel araçlar yanında yazılım programlarının ve yapay zekanın devreye alınması yeni bir aşama olarak değerlendirilmiştir.
  7. Vadeli işlem kontratlarının üreticinin buna göre ekim yapması, sanayicinin buna göre buğday alması ile sistemin derinleşerek gelişmesine yol açacağından, hızla vadeli işlem piyasalarının sistematize edilip devreye alınmasının önemi üzerinde durulmuştur.
  8. Tahıl Koridoru mutabakatının savaştan beslenen ülke ve lobilerin engelleyici pek çok eylemine maruz kaldığı ve temmuzda sona erdiğinin, Ülkemizin Tahıl koridorunun devam ettirilmesi yönündeki çaba ve arayışları devam ettirdiğinin, DIR kapsamında ihtiyaç duyduğumuz hububatı Karadeniz’den temin ettiğimizin ve fiyatların şu an durağan seyrettiğinin tespiti yapılmıştır. Tahıl Koridoru mutabakatı sonlandığı halde fiyatlardaki durağanlığın nedenleri; Dünyada hububat üretimindeki yüksek düzey, finansman sorunları, savaşın kendi ekonomisini oluşturması, Ukrayna’nın Karadeniz İnsanı Yardım Koridoru ve Tuna nehrini taşımacılıkta yoğun kullanması sebebiyle ihracatını sürdürebilmesi şeklinde sıralanmıştır. Dünyada savaştan beslenen ülke ve lobilerin dünyanın hangi köşesinde savaşlar ve krizler çıkaracağının belli olmadığı, gıda krizlerini tetiklenmesi riski nedeniyle tarım sektörünün önceliklendirilmesinde rehavete kapılınmaması ve stratejik ürünlerde kendine yeterlilik ve öncelikle insanımızın beslenmesi ilkelerine devam edilmesi vurgusu yapılmıştır.
  9. Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de tarıma bakışta önemli değişiklikler olduğu, milli güvenlik kadar önemli bir sektör olduğunun toplumsal kabul gördüğü, bundan önemli tarımsal programların uygulanmasında faydalanılmasının gerekliliği ifade edilmiştir.
  10. Tarımın ana gündemlerinden birisi haline gelen Üretim Planlaması konusunda şu tespitlerde bulunulmuştur “422 sayılı kanun ile tarımsal üretimin planlanması ilk defa yasal dayanağa kavuşmuştur. Ülkemizde yıllardan beri üretim planlamasının olmaması değişik platformlarda dile getirilir, arz fazlası ürünlerdeki pazarlama sorunu ve eksikliği olan ürünlerde ithalat ve temin sorunları ile tarımsal üretimin bir numaralı açmazı olarak vurgulanırdı. Bu Kanunla ilk defa üretim planlaması ya da planlı üretimin yasal zemini oluşturulmuş, hangi araçlara başvurulacağı ve hedefleri belirtilmiştir. Ancak konu son derece hassas bir konu olup, sektörün tüm paydaşlarının birlikte hareket edilmesini ve toplumsal mutabakat ve destekle yürütülmesini gerektirmektedir”. Bakanlığın uygulama takvimi oluşturması ve iş zaman çizelgesi kurgulaması olumlu karşılanmıştır.
  11. Üretim Planlamasının bir takvim dahilinde işleyeceği ve sistemin su kısıtı olan bölgelerde uygun bitki deseni oluşuma katkı sağlayacağı, bu aşamada ürün bazında aşırı beyanlardan kaçınılması gerektiği vurgusu yapılmıştır. Bu bölgelerde havzalar arası su temini, sulama sistemlerinin rehabilitasyonu ile basınçlı sulama sistemlerinin desteklenmesine önemli kaynak ayrılmasının gerekliliğine işaret edilmiştir.
  12. Sözleşmeli tarımda tip üretim sözleşmesinin yayınlanması, arabuluculuk sisteminin devreye alınması gibi düzenlemeler önünü açacak gelişmeler olarak görülmüştür. Atıl arazilerin üretime kazandırılması ve ÇKS yönetmeliğindeki değişiklikler ve Tarım Sayımı da heyecan verici olarak nitelendirilmiştir.
  13. Dünyada tarımsal girdilerin ülke ya da şirketlerde tekelleştiği gerçeğiyle, ülkemizde girdilerin tarımsal üretim üzerindeki yıldırıcı baskısına karşı alınacak tedbirlerin Tarım Sektörünün geleceğini belirleyeceği, Enerji başta belirli girdilerin yerli üretileceği stratejilere ve dev yatırım programlarına ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır.
  14. TMO’nun dünya ile uyumlu müdahale fiyatı belirlemesi, fiyat güncellemesi ve pirim uygulaması ile Buğday ekim alanları artış eğilimine girmiş, arpa ekiminde de kıpırdanmalar gözlendiği ve uygulamaların devamının desteklendiği açıklanmıştır.
  15. Tarım makineleri desteklerinde otomatik dümen sistemi başta olmak üzere akıllı tarım ve basınçlı sulama sistemleri otomasyonun önceliklendirilmesi vurgulanmıştır.
  16. Un sanayiinin dünya un ihracatında yıllardır 1. olduğu, bu yıl 3,6 milyon tona ulaşılabileceği, Japonya başta olmak üzere yeni pazarlara ulaşıldığı, ancak önemli sorunlar yaşanan Irak pazarında, çözüme yoğunlaşılması gerektiği vurgulanmıştır.
  17. Dünya ihracatında makarna sanayiinin ikinci sırada olduğu, 2023’te 1,4 milyon ton ihracat ve 1 milyar dolar gelire ulaşılabileceği, Avrupa pazarlarında uygulanan kısıtlamanın yumuşatılması halinde çok daha ileriye gidilebileceğinin altı çizilmiştir.

Saygılarımızla.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Çiftçilere 445 Milyon Liralık Tarımsal Destek Ödemesi Yapılıyor

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 445 milyon 249...

TBMM Başkanlığı’na sunuldu… Fahiş fiyata ceza artıyor

Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının artırılmasını da içeren...

İlk 8 ayda yaklaşık 1,6 milyar dolarlık fındık ihraç edildi

Türkiye, 2023-2024 fındık ihracat sezonunun 8 aylık döneminde 1...

Soğanlısı da soğansızı da zirve yaptı: Menemen Endeksi 777.94 seviyesine çıktı

Şehriban Kıraç Asgari ücretli artık menemen bile pişiremeyecek duruma geldi....