Hakan Bulgurlu: 2025: İklim kriziyle hesaplaşma yılı mı?

Hükümetler ve politika yapıcılar, kritik 1.5°C ısınma hedefi konusunda bölündü. Bir kesim bu eşiğin 2°C’ye taşınması gerektiğini dillendiriyor. Bu değişiklik sadece bir taviz değil; aynı zamanda tehlikeli bir emsal teşkil ediyor. 2025 yılında bu cephede geriye düşme riski yüksek.

2025: İklim kriziyle hesaplaşma yılı mı?

Beko Ceo’su. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bünyesindeki İklim Liderleri CEO İttifakı’nın üyesi. Bulgurlu ayrıca Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) icra kurulu üyesi.

2025, tarihin en kritik dönüm noktalarından biri olmaya aday.

Azerbaycan’daki COP29 zirvesinde, özellikle küresel karbon piyasasının oluşturulması gibi bazı ilerlemeler kaydedilse de zirvenin çıktıları devasa bir yaraya sadece pansuman yaptı. İyimserliğin ölçüsüz olması, iklim krizi ile mücadelede sadece rehavet yaratıyor.

Hükümetler ve politika yapıcılar, kritik 1.5°C ısınma hedefi konusunda bölünmüş durumda ve bir kesim bu eşiğin 2°C’ye taşınması gerektiğini dillendirmeye başladı. Bu değişiklik sadece bir taviz anlamına gelmiyor; aynı zamanda tehlikeli bir emsal teşkil ediyor.

Bağlayıcı düzenlemelerin ve küresel koordinasyonun yetersizliği, iklim kriziyle mücadelenin önünü tıkamaya devam ediyor. Jeopolitik gerginliklerin artması ve küreselleşmeye duyulan güvenin sarsılmasıyla 2025 yılında bu cephede geriye düşme riski bulunuyor. Trump yönetiminin iklim karşıtı politikaları ve Avrupa Birliği’nin ekonomide rekabetçiliğe odaklanması, yeşil dönüşümdeki kazanımları raydan çıkarabilir.
Geride bıraktığımız yılda, İspanya’dan ABD’ye, Bangladeş’ten Avusturya’ya pek çok ülkede can kaybı ve milyarlarca dolar maddi tahribata yol açan ekstrem hava olaylarına tanık olduk. Ancak küresel toplum ve politikacılar halen kısa vadeli bakış açısına sahip. Tarihin en sıcak yılını geride bırakırken, artık radikal ve kararlı bir eylem planı benimsememizin vakti geldi.

Yaklaşan tehdit: Buzullar beklemeyecek

İklim değişikliği genellikle sadece “küresel ısınma” kavramıyla sınırlandırılıyor; ancak çok daha katmanlı ve kompleks bir olgu söz konusu. Bir kere geçildiğinde geri dönüşü olmayan, zincirleme etki yaratan iklim eşik noktalarından (Tipping points) bahsediyorum.

Örneğin, Atlantik Okyanusu’nun akıntı sistemlerinden biri olan ve 2030’lar gibi erken bir tarihte çökme olasılığı taşıyan Atlantik Meridyenel Devrilme Sirkülasyonu (AMOC), hava düzenlerini, ekosistemleri ve ekonomileri altüst edecek bir iklim kaosuna yol açabilir. Bu, uzak bir gelecek senaryosu değil; bugün acil müdahale gerektiren bir durum.

Bunun yanında, Grönland ve Antarktika’daki buz tabakaları geri dönüşü olmayan bir erime sürecine girmiş durumda. Geçmiş ve günümüzdeki emisyonların istikrarsızlaştırdığı bu kadim sistemler, gezegenimizi ne kadar hızlı karbondan arındırırsak arındıralım binlerce yıl boyunca deniz seviyesindeki artışı etkilemeye devam edecek. Rahatsız edici gerçek şu ki, küresel ısınmayı tersine çevirsek bile, çoktan harekete geçmiş olan varoluşsal tehditleri ortadan kaldıramayacağız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Yeni yılın ilk ‘tağşiş’ listesi paylaşıldı! Bakanlık marka marka ifşa etti: Çikolata, peynir, kahve, kıyma, köfte…

Tarım Bakanlığı'nın Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar listesi güncellenmeye...

SGK mı, TZOB mu? Şemsi Bayraktar hangi maaşı tercih edecek?

TZOB’da 22 yıldır başkanlık yapan Şemsi Bayraktar, 2025 yılında...

Mersin’de yetişiyor: Portakaldan 20 kat fazla C vitamini içeriyor

Mersin'de yetişen liçi, hem lezzeti hem de sağlık faydalarıyla...

CHP’li Gürer isyan etti: Çiftçinin borcu 800 milyar lirayı aştı!

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin 2025 yılı...