Veriler, bize yetmeyen hububat, baklagil, yağlı tohum ve bazı endüstri bitkilerinde ithalata bağımlılığımızı gösteriyor. Bu nedenle tarım yeniden yapılandırılmalı. Bu sadece ekonomik zorunluluk değil, ulusal güvenlik meselesi olarak da ele alınmalı.
Türkiye’nin tarım sektörü bitkisel ürünlerin üretiminde önemli bir kapasiteye sahip olmasına rağmen bazı temel ürünlerde dışa bağımlılığını sürdürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her yıl yayınlanan “bitkisel ürün denge tabloları”, ülkenin hangi ürünlerde kendi kendine yetebildiğini gösteriyor. Açıklanan veriler, Türkiye’nin hububat, kuru baklagil ve yağlı tohumlar gibi bazı temel tarım ürünlerinde yıllık açığını ithalat yoluyla kapatırken, meyve ve sebze üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke konumunda olduğunu ortaya koyuyor.
Dün açıklanan verilerde, toplam tahıl ihtiyacımızın %92,3, kuru baklagilde %97,2, yağlı tohumlar içinde yer alan ayçiçeğinde %51,3, kolza %47,9, pamuk çiğitinde %105,9 soya %5,2 ve endüstri bitkileri olarak çay %97,9, şeker pancarı %100, patates %103,6 ve kuru soğanda %102,9 üretimle karşılandığı açıklandı. Toplam sebze üretiminde %111,1 iken meyvede toplam bir hesaplama yapılmadığından net bir rakam olmamakla beraber %100’ün üzerinde bir yeterliliğimiz var.
Meyve ve sebze üretiminde kendi kendimize yetebilirken, diğer temel tarım ürünlerindeki açığın kapatılması için sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler üretilmesi gerekiyor.
Ancak veriler, bize yetmeyen hububat, kuru baklagil, yağlı tohum ve bazı endüstri bitkilerinde problemi çözemediğimizi ve ithalata bağımlı kalmaya devam ettiğimizi gösteriyor. Bu nedenle 2023 yılında 15,7 milyon ton hububat, 4,2 milyon ton yağlı tohum, 1 milyon ton baklagil ithalatı yapılması gerekti. Sadece bu üç ana grup ürününe 2023 yılında 8,3 milyar dolar ödendi.
Örneğin, toplam meyve üretimi, toplam yağlı tohumlar ve lif pamuk gibi bazı alanlarda yeterlilik dereceleri açıklanmayan veriler var. Yağ üretiminde kullanılan pamuk çiğiti bize yeterken tekstil sanayinde kullanılan lif pamukta yeterlilik derecemizi bilmiyoruz. Keza meyve üretimindeki genel yeterlilik oranı hakkında da net bir bilgi bulunmuyor. TÜİK’in hesaplama sistemine dahil edilmeyen verilerin eksikliği, sektördeki belirsizlikleri artırıyor ve stratejik planlamayı zorlaştırıyor. Bunun gibi başka verilerin TÜİK’in hesaplama sistemine dahil edilmesi gerekiyor.
Görüldüğü gibi ana gruplarda yıllardır bize yetmeyen ürünlerde problemi çözemedik ve ithalata bağımlı kalmaya devam ettik. Açıklanmayan bazı verilerde örneğin lif pamukta yeterlilik derecemiz kaç? Toplam yağlı tohumlarda yeterlilik derecemiz kaç? Meyve üretimimiz iyi olmasına rağmen toplam meyvede üretiminde yeterlilik derecemiz kaç, bilmiyoruz. Bunların artık TÜİK’in veri hesaplama sistemi içine girmesi gerekir.